Uzman psikiyatrist, depremzedelerin psikolojisini değerlendirerek önerilerde bulundu
Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda on binlerce vatandaş hayatını kaybederken, çok sayıda vatandaş asrın felaketinden sağ kurtuldu. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümünde çalışan Uzman Dr. Irmak Polat da, depremzedelere psikolojik destek sağlamak için depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Hatay’a geldi. ABD tarafından kurularak Türkiye’ye teslim edilen Sahra Hastanesinde gönüllü olarak çalışmaya başlayan Polat, depremzedelerin psikolojik durumlarını değerlendirerek, önemli tavsiyelerde bulundu.
“Acılarını ve bu duyguları yaşamaları için onlara fırsat vermek lazım”
Depremzedelerin yaşadığı psikolojik sorunları anlatan Psikiyatrist Uzman Doktor Polat, önemli tavsiyelerde bulundu. Polat, “Enkazlar, yıkıntılar, normal hayatımda benim bundan önce hiç görmediğim manzaralardı. İnsanların ne gibi ihtiyaçları olduğunu burada görebiliyoruz. Her şeyi burada daha gerçek şekilde deneyimleme şansımız oldu. Tabii ki çok etkileyici. Hem gördüklerimiz hem beraberinde duyduklarımız çok etkileyici. Bana genelde başvuran hastalar iki grup. Bir grupta yoğun bir kaygı yaşayanlar geliyor. Bu hastalarla görüşmemi yaptığımda travma sonrası stres bozukluğu tanısı olan hastaları görüyorum. Ya da panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, genelde temelinde kaygı olan travma sonra stres bozukluğunda tabii ki buna ek olarak depremle ilgili çok yoğun düşünce uğraşları, depremin oluşuyla, tekrardan böyle bir şey yaşamayla ilişkili beklenti kaygısını görüyoruz. Kaçınma davranışlarını çok görüyorum. Evde ya da bir beton bir binada, bir binanın içine girmekten kaçınma, uyumaktan kaçınmayı çok görüyoruz. Deprem tabii ki onları uykuda yakaladı. Uyurlarsa yine böyle bir tehlike yaşayacaklarına dair uyumaktan kaçınanları görüyoruz. Bu şekilde bir kaygı yoğunluklu vaka grubunu çok görüyorum. Bir de yas, kayıpların yasını tutan ve belki de buna bağlı olan depresyon vakalarını çok görüyorum. Tabii ki kişilerin kayıpları bir değil. Sadece yakınlarının vefatı da değil aslında. Sahip oldukları belki de maddi tüm birikimlere, belki de umutlarına, belki gelecekle ilgili planlarına dair de kayıplar yaşıyorlar ve onlar için bu kayıpla baş etmesi de çok zor. Öncelikle kesinlikle ve kesinlikle acılarına sahip çıkmalarını, bu acıdan kaçmak için, bu üzüntüden kaçmak için bir müdahalede bulunmamalarını öneriyorum. Acılarını ve bu duyguları yaşamaları için onlara fırsat vermek lazım. Mümkün mertebe sakinleştirmeye çalışarak, sakin bir şekilde ama duygularını bastırmadan, ifade etmelerini birazcık desteklemek gerekiyor. Çünkü bu duygularını ifade etmelerini bastırırsak, ağlamalarına engel olursak, konuşmalarına engel olursak yeterince ifade edemeyecekler, anlamlandıramayacaklar belki de bu süreci. Bunu kesinlikle tavsiye ediyoruz” dedi.
“Temel ihtiyaçlarının karşılanabileceğinin güvencesi verilmeli”
Temel ihtiyaçların karşılanabileceğinin güvencesinin verilmesinin daha büyük psikolojik sorunların önüne geçeceğini hatırlatan Dr. Polat, “Hastalarımızın uyku, iştah gibi başka bedensel fonksiyonlarında bozukluk varsa bunları tabii ki düzeltmek istiyoruz. Temel ihtiyaçlarının, gereksinimlerinin karşılanması çok önemli. Çünkü ruhsal sağlığı koruyabilmek için aslında kişilerin fiziksel sağlığının da yerinde olması lazım. Temel yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanabileceğini bilmeleri, deneyimlemeleri ve bunun daha sonra da karşılanacağına dair güvenleri olması lazım. Güvence verilmesi lazım. Kesinlikle rencide edici bir tutum yapılmaması lazım. Onları dinleyen, anlayışla dinleyen bir çift kulak olmalıyız onlara” şeklinde konuştu.
Depremzede sağlık çalışanları ne yapmalı?
Psikiyatrist Uzman Doktor Irmak Polat, depremden etkilenmiş olmalarına rağmen çalışmaya devam eden sağlıkçılar hakkında da değerlendirme ve önerilerde bulunarak, “Burada çalışan hekim ve sağlık çalışanı arkadaşlarımız öncelikle kendileri birey olarak depremden etkilendiler, depremzedeler. Onların da fiziksel ve sosyal, manevi çok fazla kaybı oldu. O zaten bir kenarda duruyor. Kendi acıları, baş etmeye çalıştıkları problemler zaten az önce bahsettiğim gibi. Bunun üzerine kendi görev sorumluluklarıyla, gönüllülükleriyle burada aynı zamanda etkilenmiş kişilere yardımcı olmaya çalıştılar. Bu beraberinde şunu getirebiliyor; kendi ihtiyaçlarını biraz göz ardı ediyorlar ve bu sonrasında ciddi bir yorgunluğa ve tükenmişliğe yol açabilir. Bu açıdan arkadaşlarımızın dikkat etmesi gerekiyor. Ben burada sağlık çalışanı arkadaşlara, benimle görüşmek isteyenlere zaten mutlaka bunları hatırlatıyorum. Buradaki yönetim birimindeki sorumlulara da ekip içi dayanışmayı desteklemek, mutlaka dinlenme zamanları vermek, onların fiziksel ihtiyaçlarını da güvenceyle karşılanması, izin kullanmalarına mutlaka müsaade edilmesi ve hani kendileri bazen dile getirmeyebilirler sorunları ama ‘İyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı?’ sorusunun gelmesi gerekiyor” diye konuştu.