Erdoğan Sağlık Çalışanlarıyla İftar Yaptı
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam aleminin iç karartıcı durumunun vebalinin öncelikle Müslümanlara ait olduğunu belirterek, "1400 yıllık kardeşliğimize biz sahip çıkmazsak, kardeşlik hukukunu biz yüceltmezsek unutmayalım ki bunu başkaları bizim adımıza yapmayacaktır." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda sağlık çalışanlarıyla iftarda bir araya geldi. Davete icabet ettikleri için tüm konuklara teşekkürlerini ileten Erdoğan, tüm sağlık çalışanlarının ramazanını kutladı.
Yurt içi ve dışında görev yapan sağlık personeline de selamlarını ileten Erdoğan, vazife başında şehit düşenler başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
Ramazanın tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Bu mübarek günlerde yoksullarla, mazlumlarla, gariplerle dayanışmasını artıran, ihtiyaç sahiplerine el uzatan, kimsesizlerin kimsesi, mazlumların hamisi olan milletimizin tüm fertlerine teşekkürlerimi iletiyorum. Şükürler olsun ki muazzam bir ruh ve gönül zenginliğine sahip necip bir milletin evlatlarıyız, mensuplarıyız. Hamdolsun ki ramazan ayının manevi ikliminde yardımlaşmasını artıran, ekmeğini muhtaçlarla paylaşan alicenap bir milletin evlatlarıyız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tüm şehirleri, tüm ilçe ve beldeleri, tüm mahalle ve köylerinin ramazanla beraber tıpkı bugün burada olduğu gibi dayanışma, yardımlaşma ve kucaklaşma iklimini teneffüs ettiğini dile getirerek, "Ülkemizin dört bir yanında kurulan ramazan sofralarıyla yüreklerimiz bütünleşiyor. Paylaşılan her bir lokma ile vicdanlarımız arınıyor. Ramazanın gelişiyle beraber milletimizin birliği ve kardeşliği de güçleniyor. Rabbim uhuvvetimizi, muhabbetimizi bu salonda vücut bulan şu birlik ve beraberliğimizi daim eylesin." ifadelerini kullandı.
- "Kendi nefsini terbiye edemeyenler dünyaya istikamet veremezler"
Ramazanın oruç ayı, sabırla nefsin terbiye edildiği kutlu bir ay olduğunu belirten Erdoğan, ramazana ruh veren oruç ibadetinin ise insanın kendi iç muhasebesini, murakabesini yapabilmesi olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Oruç, kişinin kendini yoksulların, muhtaçların, mazlumların yerine koyarak onların içinde bulundukları durumu hissedebilmesidir. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki oruç sadece açlık değildir, susuzluk değildir, oruç, insanın kendisini, hayatını sorgulaması, bu fani dünyadaki varlık gayesini, nereden gelip nereye gittiğini etraflıca tefekkür edebilmesidir. Zira kendi nefsini terbiye edemeyenler dünyaya istikamet veremezler. Kendi evini, bahçesini, sokağını, semtini, şehrini ihmal edenler dünya için söz söyleyemezler." şeklinde konuştu.
"Bunun için kendimize çok sayıda soru sormamız, bu sorulara da tatmin edici cevaplar bulmamız gereken bir ramazanı idrak ediyoruz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilhassa yakın coğrafyamızda yaşanan hadiseler, bize İslam alemi olarak çok ciddi bir muhasebe yapmamız gerektiğini söylüyor. O kadar acı manzaralarla karşılaşıyoruz ki bir Müslüman olarak inanın tarif etmekte, anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Zaman zaman öyle hadiselere şahit oluyoruz ki hayata ve geleceğe dair umutlarımız yerini karamsarlığa bırakıyor. Bir sapkın çıkıp üzerine sardığı bombalarla bir ibadethaneyi içindeki masumlarla beraber havaya uçurabiliyor. Bir başkası o ülkede yaşayan milyonlarca Müslüman'ı töhmet altında bırakma pahasına kilisede dua eden insanları vahşice öldürebiliyor."
- "Bu kötü tablonun failleri bellidir"
İslam adına hareket ettiğini zanneden zavallıların semalarından ezanların asırlardır eksilmediği İslam beldelerini işledikleri cinayetlerle kan ve gözyaşına boğabildiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Komşumuz Suriye'de olduğu gibi diktatörler, sırf iktidarlarını korumak adına hiçbir kural, ahlak tanımadan kendi ülkelerini devasa bir enkaz yığınına çevirebiliyorlar. Gönül coğrafyamızın dört bir yanına baktığımızda maalesef barışa, sükunete, huzura aç bir İslam dünyası görüyoruz. Yüzyıllardır esenlik yurdu olarak nam salmış ilim, irfan merkezlerimiz bugün iç çatışmalarla, varil bombalarıyla daha kundaktaki çocuklarını kara toprağa veren annelerin feryatlarıyla anılıyor. İşte Şam, işte Bağdat, işte Arakan, hepsi böyle. Hiç şüphesiz bu kötü tablonun failleri bellidir. Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören karanlık zihniyetin elbette coğrafyamızda yaşanan tüm dramlarda rolü, payı vardır."
Erdoğan, menfaatlerine kul, köle olan tufeylilerin gerilimi körükledikleri ve "böl-parçala-yönet" politikasıyla bölgelerini sömürdüklerinin hakikat olduğuna dikkati çekerek, "Elbette Batı başkentlerinin şatafatlı görüntüsünün altında yüz milyonlarca Afrikalı ve Asyalının alınteri, gözyaşı olduğu inkar edilemez bir gerçektir ancak yüreklerimizi dağlayan, ramazan sevincimize gölge düşüren bu sahnenin müsebbibi sadece işgalciler değildir, sadece emperyalist güçler değildir." ifadelerini kullandı.
"Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da hüküm süren dramların tek sorumlusu çıkarlarının peşinde koşanlar da değildir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Açıkça söylemek gerekirse İslam aleminin iç karartıcı durumunun vebali öncelikle bize aittir, Müslümanlara aittir. İmsakla birlikte oruç ibadetine başlayanlar, günde 5 kez aynı kıbleye yönelenler, aynı yaratıcıya, aynı mukaddes kitaba inananlar şayet kalkıp birbirlerine silah doğrultabiliyorlarsa, birbirlerini hunharca katledebiliyorsa burada yanlış giden başka şeyler var demektir. Kendi muhasebemizi, kendi iç sorgulamamızı yapmadan başkalarından insaflı olmalarını bekleyemeyiz. 1400 yıllık kardeşliğimize önce biz sahip çıkmazsak, kardeşlik hukukunu önce biz yüceltmezsek unutmayalım ki bunu başkaları bizim adımıza yapmayacaktır. Biz problemlerimizin üzerine cesaretle gitmezsek hiç kimse bizim için elini taşın altına koymayacaktır."
Ramazanın işte bunun için önemli ve anlamlı olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ramazan, hatalarımızı görmemiz, yanlışlarımızı düzeltmemiz, yaralarımızı iyileştirmemiz, kardeşliğimizi yeniden perçinlememiz için çok büyük bir imkandır." diye konuştu.
(Sürecek)