Din Görevlileri Buluşması

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz şu anda çocuklarımızın ayaklarını camilere alıştıracağız, hanımların aynı şekilde ayaklarını camilerimize alıştıracağız ve böylece, cami Müslümanların cem olduğu yerdir, bunu bu şekilde ilan edeceğiz." dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla düzenlenen Din Görevlileri Buluşması'nda konuştu.

Başkan Erdoğan, "Biz şu anda çocuklarımızın ayaklarını camilere alıştıracağız, hanımların aynı şekilde ayaklarını camilerimize alıştıracağız ve böylece, cami Müslümanların cem olduğu yerdir, bunu bu şekilde ilan edeceğiz. Yarın bazı dedikodular yine başlayabilir. Varsın başlasın. Bazı şeyleri göze almaya mecburuz. Ya biz alacağız, Ya Hoca Efendi Diyanet İşleri Başkanımız alacak. Bu adımları atacağız. Başka çaremiz yok." ifadesini kullandı.

Eğer kendileri konuşmazsa birilerinin çıkıp konuştuğunu aktaran Erdoğan, "Onlar konuştuğu zaman da meydan onlara kalıyor. Bunu burada ki bütün hocalarıma söylüyorum, eğer yanlışım varsa beni de lütfen uyarın." dedi.

Her yıl farklı bir temayla kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftasının bu yıl ki temasının "Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler" olarak belirlenmesini son derece önemli bulduğunu vurgulayan Erdoğan, bu haftada hayatlarını, dini mübini İslam'ın anlaşılması, anlatılması ve yaşanması için harcayan örnek şahsiyetleri yakından tanıma imkanının bulunacağını belirtti.

Erdoğan, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı" sözünü hatırlatarak, bunun başarılması gerektiğini bildirdi.

Fedakarlıklarla dolu bu hayatların görevi irşad ve tebliğ olan din görevlileri yanında, millete de ilham kaynağı olacağına değinen Erdoğan, millet olarak "Allah ve ahlak" demenin yasak olduğu dönemlerde, hayatlarını irşad ve tebliğ çalışmalarına vakfeden, Kur'an öğreten, ögrenci yetiştiren, insanlara dinini anlatan, o özveri abidelerine çok büyük bir vefa borcu bulunduğunu söyledi.

- "Bu millet artık o mazideki dönemde değil"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bugün başta dini eğitim öğretim olmak üzere her alanda teneffüs ettiğimiz özgürlük ortamına kavuşmamız asla kolay olmamıştır. Bu ülke baskının o dayanılmaz boyutlara ulaştığı zor dönemleri de unutmamıştır. Milletçe minarelerimizden Ezan-ı Muhammedi'nin, 'Allahuekber' nidalarına hasret kaldığımız günleri gördük. Tren yolculuklarında ahırlarda gizli saklı şekilde Kur'an-ı Kerim öğretildiği dönemlere şahit olduk. Milletin cenazesini yıkayacak gassal dahi bulamadığı, yazdığı kitaplardan dolayı alimlerimizin dar ağacına gönderildiği utanç sahnelerine şahitlik etti.

Başörtüsü taktığı için evlatlarımızın üniversite kapılarından geri çevrildiği, sakalı, sarığı dış görünüşü sebebiyle insanlarımızın tahkikata uğradığı, imam hatip okullarının kapılarına kilit vurulduğu sahneleri gördük. Ama şimdi çıkmış bakıyorsun, ezandan, Kur'an'dan bahsediyor. Samimi ol. Sadece milleti aldatmak için çıkıp da işte bir taraftan 'ezan' diyeceksin, bir taraftan 'Kur'an' diyeceksin. Evet, yine diyorum yine diyeceğim onunla onu bir araya getirme. Zaman zaman cenaze namazlarında görünmek suretiyle kalkıp bu milleti aldatmaya kalkma. Bu millet artık o mazideki dönemde değil. Onlar geride kaldı. O tarih oldu. Uyanan bir milletimiz var."

Milletin inancının, bu ülkenin kimi idarecileri tarafından irtica, gerilik emaresi kabul edildiği dönemlerin yaşandığını hatırlatan Erdoğan, bundan dolayı yargılandıklarını, güçlü bir iktidar partisi olmalarına rağmen kapatılmayla karşı karşıya kaldıklarına işaret etti.

Erdoğan, kapatılma gerekçesinin irtica olduğunu, o dönem anamuhalefetin başındaki zatın, "Ankara'da da yargı mensupları varmış." şeklinde açıklama yaptığını anımsattı.

- "Gazi Mustafa Kemal'in istismar edildiği dönemlere tanıklık ettik"

Camilerin ahıra çevrildiği, satıldığı, kapısına zincir vurulduğuna değinen Erdoğan, Ankara gibi şehirlerin yer altı mescidlerine mahkum kalındığı süreçlere şahit olunduğunu belirtti.

Ankara'da Kocatepe, Maltepe, Hacı Bayram camileri dışında cami bulunmadığı için apartmanların bodrum katlarında namaz kıldıkları dönemler olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Neler yazdılar neler? Çok enteresan, şiire bak, 'Ey Samsun'da karaya çıkan ilah, merhaba' gibi abuk sabuk ifadelerle Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in de istismar edildiği dönemlere tanıklık ettik. Bunları da yaptılar. Yapanlar kimdi? Bu anamuhalefetin menşeinde, mahrecinde olanlar. Bu dönemlerde insanımızın inancıyla bağını korumak için alimlerimiz, ilim irfan ehli hocalarımız gerçekten büyük mücadeleler verdi. Bu hak aşıkları son derece çetin şartlar altında basıya ve tehdide aldırmadan adeta canlarını ortaya koyarak milletimize dinini öğrettiler."

- "Kur'an-ı, ezanı yok edemediler, edemeyecekler"

Recep Tayyip Erdoğan, memleketi Rize'de çocukluğunda elifbanın tahtalara yazılarak öğretildiğini anlattı.

O dönemlerde Kur'an öğretimindeki zor şartlara dikkati çeken Erdoğan, "Bunları okuttukları dönem, niye? Elifbayı bastıramıyorlardı. Buralardan geçtik. Bu mücadeleyi verenlerin hepsinden Allah razı olsun. Susturamadılar. Kur'an-ı yok edemediler, ezanı yok edemediler edemeyecekler inşallah." ifadesini kullandı.

Bursa'dan Konya'ya, İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar ülkenin dört bir yanında, peygamberlerin varisleri olan hocaların şartları zorlayarak, vatandaşlara inancını ve itikadını öğretmeye çalıştıklarını aktaran Erdoğan, "İnşallah, bu hafta vesilesiyle peygamberlere layıkıyla varislik yapan bu abidevi şahsiyetleri daha yakından tanıma hayatlarını ve mücadelelerini öğrenme fırsatı bulacağımıza inanıyorum." diye konuştu.

"Ya Rab, mihrapları imamsız, minberleri hatipsiz, minareleri ezansız bırakmamak için bu mücadelede bize güç kuvvet ver." diyen Erdoğan, bu alimlerin örnek hayatlarının hocalara ilham kaynağı olacağını düşündüğünü bildirdi.

Din görevlilerine, bugünlere ulaşılmasını sağlayan bu alimlerin fedakarlığını, cesaret ve gayretini kendilerine rehber kılarak çalışmalarına devam etmelerini isteyen Erdoğan, ülkenin farklı yerlerinde bu geleneği devam ettiren hocalar olduğunu bildiğini sözlerine ekledi.

(Sürecek)