"Demokratik değil, yetkin ebeveyn olun"
Kent Bayraklı Tıp Merkezinde görev yapan Klinik Psikolog Doğancan Dursun, “yetkin ebeveynlik” davranışının ebeveynlik davranışları içinde en ideali olarak kabul gördüğünü söyledi. Bu tanımın yıllar önce Amerikalı Gelişim Psikoloğu Diana Blumberg Baumrind’in araştırmasıyla literatüre kazandırıldığını belirten Dursun, ebeveynlik tarzlarına yönelik yapılan bu araştırmada 4 farklı sınıflamadan söz ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu tarzlardan birini dilimize yanlış çevirip sonrasında da anlamı değişen bu kelimeye uygun ebeveynlik yapma çabası bunları başlattı. Yaklaşık 50 yıl öncesine dayanan bu araştırmada geçen kelime ‘authoritative parent’ yetkili ebeveyn anlamına gelirken, bu dilimize ‘demokratik ebeveyn’ olarak çevrilmiştir. Kelimenin anlamından hareketle uzmanlar ebeveynlere, ebeveynler de çocuklara aktarmışlardır. Sonuçta da her konuda fikrinin sorulması, ardından ikna edilmesi, ikna edilmezse de istediğini yapmasında bir sorun olmadığı ve ikna edilmeden yaptırılırsa da istismara uğradığını ya da yıldırmaya (mobbing) maruz kaldığını düşünen bir nesil oluşturuldu, hâlen oluşturuluyor da. Öncelikle açıklık getirmeliyim ki demokratik ve yetkin kelimeleri aynı anlama gelmez. Baumrind’in araştırması kendi dilinde okunduğunda zaten orada demokratik bir davranıştan söz etmediği anlaşılıyor.”
"Yapılan hata demokratik olma konusunda çıkıyor"
“Yapılan hata demokratik olma konusunda“ diyen Dursun, bu iddiasını tanık olduğu olaylardan, gözlem yaptığı ailelerden örneklerle dile getirdi. Klinik Psikolog Dursun, anne babalara önerilerde de bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Demokratik olmanın çocuğun ve ebeveynin eşit söz hakkı, eşit karar hakkı olduğu düşüncesiyle her konuda fikirlerini almak ve onların kararını uygulamak gerektiği gibi davranışlar ortaya çıkmıştır. Yanlış anlaşılmasın bu demek değil ki çocuğu görmeyeceğiz, duymayacağız, ihtiyaçlarına duyarsız kalacağız! Yapılan hata demokratik olma konusunda çıkıyor. Çocuklarını sürekli ikna etme çabalarıyla kendilerini tüketen, yetersiz hisseden bir ebeveynlik tarzı ve beraberinde yetişen neslin her konuda aşırı bir ikna edilmesi gerektiği inancı gelişti. Anaokulu seçerken çocuğa okulu gezdirip, çocuk beğenmedi, suratı düştü, ağladı deyip günlerce eğitimini, öğretmenini, yerini araştırdıkları okuldan vazgeçen ebeveynler var. 4 yaşındaki bir çocuk kendisi için faydalı olacak anaokulunu nasıl bilebilir? Haz odaklı davranan çocuklar, sizin gibi muhakeme edemezler. Çocuğunun çürüyen dişinin çekilmesi gerek. Ancak ebeveyn çocuğu ikna edemedikleri için tedaviden vazgeçtiklerini söylüyor. Çocuk kış günü üstü olmadan atletle dışarıya çıkmak istiyor, burada ikna etmek için türlü oyunlar oynanıyor, yalanlar söyleniyor. İkna uğruna gerçeği yansıtmayan sahte bir dünya algısıyla büyüyen çocuk, gerçek hayata girince fanustan okyanusa atılmış balık gibi her şeyi tehdit, her yapılanı yıldırma sanıyor. Çocuğunuzun bu gibi durumlarda iyi hissetme temelli isteklerine göre değil, ihtiyacına göre ebeveynlik yapmalısınız. Çocuklarınızı durumlar karşısında kısa ve öz olacak şekilde bilgilendirin. Uzun uzun anlatırken bilgiden ziyade ikna sürecine giriyorsanız, hatayı fark edip dönün. Çocuğunuza üç cümlede anlatamadığınız durumlarda sessiz kalmak, bir bilenden destek almak daha iyi olur. Uzun vadede evet diyemeyeceğiniz hiçbir davranışa, kısa vadede evet demeyerek iyi bir başlangıç yapabilirsiniz. Yaşanan durumlarda hem kendiniz ebeveyn olarak hem de çocuklarınız için destek alarak bu süreçleri kolayca atlatabilirsiniz.”