pendik escort bayan
ak

Milli Mücadele’de Atatürk’ün temas kurduğu Sivaslılar

14.10.2016 - 23:13, Güncelleme: 14.10.2016 - 23:13
 

Milli Mücadele’de Atatürk’ün temas kurduğu Sivaslılar

Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun'a geldiği günden itibaren Sivas Vilayet yöneticileri ile başlayıp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti önderleriyle ve Sivas halkıyla devam eden temasları olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun'a geldiği günden itibaren Sivas Vilayet yöneticileri ile başlayıp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti önderleriyle ve Sivas halkıyla devam eden temasları olmuştur. Amasya Genelgesinde "Anadolu'nun en emin yeri" olarak nitelendirilen Sivas, Mill Mücadele'nin tek milli kongresinin yapılacağı yer olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile Sivas, Milli Mücadele hazırlık evresinin en önemli merkezlerinden biri olarak, 108 gün süre ile (2 Eylül - 18 Aralık 1919) Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye'ye ev sahipliği ve merkezlik yapmıştır. Böylesine önemli bir konumu ve rolü bulunan bir şehrin insanlarıyla Mustafa Kemal'in kurduğu temaslar ve yürüttüğü mücadele, Milli Mücadele tarihimizin aydınlatılmasında önemli bir yer teşkil etmektedir. "Milli Mücadele'de Atatürk'ün Temas Kurduğu ilk Sivaslılar" konulu çalışma kapsamında pek çok isim ve Mustafa Kemal ile olan ilişkileri ele alınmış olup, bu temaslar belge ve bilgiler ışığında dile getirilmiştir. Ã?ağdaş Tarihçiler, "Önemli olan tarihi okumak, anlamak değil anlamaya çalışmaktır" derken; tarih olayları yaşandığı devrin değer yargıları ve şartları içinde değerlendirmemizi, içinde bulunulan şartların bilinciyle anlamaya çalışmamızı vurgulamaktadırlar. Yerel tarih, dönemin şartlarını mikro planda ele alan, yerel tarih olaylar içinde insanı ele alarak, ayrıntılar içinde tarihi gerçek kulvarına çekerek genel tarihe büyük katkılar sağlamaktadır. Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Kurulu'nun, 108 gün (yaklaşık dört ay) kaldığı, tek milli  kongrenin yapıldığı şehir olan Sivas, yerel tarih araştırmaları için de zengin özelliklere sahiptir. Mustafa Kemal ve Temsil Kurulu'nun 2 Eylül-18 Aralık 1919 günleri arasında Sivas'ta kaldıkları süre içinde yaşananları "Milli Mücadelede Sivas ve Mustafa Kemal Paşa" isimli kitabımızda; 2 Eylül öncesi Erzurum Kongresi kapsamında Sivas Delegelerinin rolünü ise "Erzurum Kongresine Katılan Sivas Vilayeti Delegeleri" isimli kitabımızda anlatmaya çalışmıştık. Mustafa Kemal Paşa'nın 9. Ordu Müfettişi sıfatıyla 18 kişilik kurulu ile birlikte Samsun'a çıktığı andan itibaren; görev alanı içinde kalan Sivas ve Sivaslılarla ilk temasları başlamıştır. 27 Mayıs 1919 günü1 Sivas'ta İzmir'in işgali ve azınlıkların tutumunu protesto amacıyla miting düzenlenmiştir. Binlerce kişinin katıldığı mitingin tertip komitesi şu isimlerden oluşuyordu: Müftü Abdurrauf, Evliyazade Abdullah, Osman Paşazade Halid ve Bayraktarzade Hakkı. Tertip komitesi mitingden sonra milli duyguları ön plana çıkartan bir telgrafı Sadaret makamına çekerek işgali protesto etmiştir.2 Sivas'taki mitingin ardından Adana'da bulunan Fransız Komutan Albay Demange, Sivas Vali Vekili Kadı Hasbi Efendiye3 bir telgraf çekerek Aziziye'de (Pınarbaşı) Hıristiyanların ölümle korkutulduğunu iddia eder. Böyle bir tutum ve davranışın Sivas şehrinin müttefik güçleri tarafından işgaline neden olacağını hatırlatır. Kadı Hasbi Efendi, bu gelişmeden 2 Haziran 1919 günü M. Kemal Paşayı bilgilendirir: " Vilayet dahilinde hiçbir mahalde hiçbir gûna (türlü) endişe edilecek durumlar mevcut değildir ve Ermenileri korkutacak hadise dahi vuku bulmamıştır. Yalnız son İzmir hadisesi dolayısıyla vuku bulan tezahürattan müteessiren ve bunu kendi emellerinin husulüne bir mani addederek nazarı dikkati celp ve ecnebi askeri için bilintizam teşebbüslerde ve hilafı hakikat haberler ve ihbarlarda bulundukları muhakkaktır. Bunların cümlesinin esassız olduğunu arz eylerim efendim."4 Yapılan miting sonrası Sivas'taki Ermeniler adına İngiliz Olağanüstü Komiserliği'ne çekilen telgrafta güvenliklerinden endişe ettikleri dile getirilmiştir. Bu telgraf Osmanlı yetkili makamlarına iletilmiş, Harbiye Nazırı Şevket Paşa, bölge asayişini incelemekle görevli Mustafa Kemal Paşayı arayarak kaygı verici bu haberi incelemesini istemiştir. M. Kemal, Vali Vekili Kadı Hasbi'den aldığı yukarıdaki bilgilere dayanarak İstanbul'a aynı gün anlamlı ve sert bir üslupla rapor vermiştir: "...Sivas ve çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur. Herkes sükûnet içinde iş ve güçleriyle meşguldür. Bunu kesinlikle bilginize sunar ve sizi temin ederim. Ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve milli varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi İzmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak milli gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olaylar karşısında sorumluluk kabul edecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükümet tasavvur edebilirim"5 Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere giderken yolu üzerindeki Sivas'a 27 Haziran 1919 günü geldi. Atatürk Sivas'a girişini Nutuk'ta şöyle anlatır: "Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım. Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi..."6 Bu bir günlük ziyarette Elazığ Valiliğine atanmış olan Ali Galip'in kendisini tutuklatma girişimlerine karşı gereken girişimlerde bulunurken; Kaldığı Kolordu karargah binasında Sivas MHC (VŞMHMC Sivas Şubesi) yöneticilerini kabul ederek onlardan bazı isteklerde bulunmuştur. O günkü MHC yöneticileri olan Müftü Abdurrauf (Öztop), Rasim (Başara), Bacanakzade Hamdi, Darendeli Osman, Hayri (Sığırcı) ve Şekercizade İsmail bu toplantı da hazır bulunmuşlardır.Mustafa Kemal Paşa kendilerine şu talimatı verdi: " Halkın çoğunluğunu, özellikle okumuş ve genç unsurları maksat ve gaye etrafında toplayınız. Fiili direnişe hazırlanın, olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz. Onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alışverişi yapın. Vali ile de mevcut iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız."7 Vali Reşit Paşa anılarında o gün ve sonrasına ilişkin izlenimlerini şöyle ifade etmektedir. " M. Kemal Paşa Sivas muhitinde belki bir kıvılcım halinde yaşayan feveran kabiliyetini yelpazelemiş, kuvvetli bir ateş haline getirmiş bulunuyordu. Onun bu işi kısa birkaç temas ve görünüşte basit bir iki işaret ile yaptığını görmüştüm. Rasim Bey, o temaslardan ve o işaretlerden şevk alan, feyiz alan Sivaslıların başındaydı. Paşanın ayrılmasıyla beraber Müdafaa-i Hukuk teşkilatını genişletmeye, propaganda işini büyültmeye koyulmuştu."8 Müftü Abdurrauf (Öztop) (1877-1927)Sivaslı Sarıhatipoğulları ailesine mensuptur. Cami-i Kebir Mahallesinde doğdu. Ã?eşitli medreselerde uzun süreli bir öğrenim gördü. Ã?eşitli mahkemelerde üyelik, kaymakam vekilliği ve Vilayet İdare Meclisi Üyeliği yaptı.Kasım 1915'de Sivas Müftülüğü için yapılan seçimde Kazancızade Emin Edip Efendi ile aynı oyu almış, Emin Edip Efendi'nin feragat etmesi sonucu Sivas Müftülüğü görevine getirilmiştir.9Milli Mücadele yıllarında üstün hizmetler yaptı. Sivas VŞMHMC - ŞAMHC ve A ve RMHC 10 Sivas Şube Başkanlığını aralıksız yürüttü. Sivas Kongresi hazırlıklarıyla yakından meşgul oldu. Kongre binasının donanımı, eşya temini ile yakından ilgilendi. Sivas Milli Mücadele teşkilatının önderi ve lideri olarak aralıksız görev yaptı. Vali Reşit Paşa (1868-1924)Sivas'a geldiği günlerde Rasim (Başara) Bey'den Sivas Milli Mücadelesi için bilgi istediğinde şunları söylemiştir: "O kadar kalabalık değiliz. Başta Müftü olmak üzere ulema takımı hemen hemen bizimle beraberdir. Okuryazarların, bilhassa münevver gençlerin hepsi etrafımızda toplanıyor. Milli vaziyetin ağırlığı, yurdun bölüşülmek istendiği hakikati, daha açık surette anlaşılırsa, bütün halk, hatta Hürriyet ve İtilafçıların ihtiras veya şahsi menfaat takip etmeyen takımı da bize iltihak edecektir. Çünkü dava, vatan davasıdır, istiklal davasıdır."11 Reşit Paşa, Müftü Abdurrauf Efendi ile ilgili olarak anılarında ayrıca şöyle söz eder: "Erzurum yolcularına parlak bir karşılama töreni yapma görevini almıştı. Cübbesinin eteklerini toplayarak ev ev, dükkan dükkan dolaşıyordu."12 Mart 1921'de müftülük görevinden alındı. M. Kemal Paşa'nın girişimi ile görevinde kaldı. Müftü Efendi, zaferden sonra da görevini sürdürdü. 1927 yılında Sivas Müftüsü iken vefat etti. Rasim Başara (1882-1945)Sivaslı Mütevellioğlu Ali Rıza Efendi'nin oğludur. İstanbul Edebiyat Fakültesi mezunu olup, Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde Sivas Milletvekili olarak görev yapmıştır. Bu görevini yaparken VŞMHMC kurucuları arasında yer aldı. Derneğin genel merkezi tarafından çıkarılan "Le Pays" isimli Fransızca gazeteyi çıkaran yine bir Sivaslı olan ve o sırada yedek subaylığını yapmakta olan Abdulmuttalip (Öker)’di. 8 Mayıs 1919 günü Sivas'a gelen Rasim Başara, sadece iki toplantı yapabilmiş olan Sivas MHC'ye Reis-i Sanî (ikinci Başkan) oldu ve demek çalışmaları hız kazandı. Sivas valiliğine getirilen Reşit Paşa ile Osmanlı Mebuslar Meclisinden olan arkadaşlığı çalışmalarına güç katmıştır. Vali Reşit Paşa onunla tanışıklığını ve intibalarını şu cümlelerle anlatır: "Rasim Bey, fesholunan mecliste arkadaşımdı. Temiz bir insan, lekesiz bir vatandaş olarak tanınmıştı, bütün arkadaşlarının muhabbetini kazanmıştı. Onun Sivas'ta bulunması, Mustafa Kemal Paşa ile temas tesis etmiş olması -ne yalan söyleyeyim- hoşuma gitti. Çünkü yalan dolan bilmez bir gençti. Kendisile samimi surette hasbihal edilirdi."13 "Rasim Bey, samimi surette takdir ettiğim ve yine samimi olarak sevdiğim bir gençtir. Ã?ünkü temiz bir ailenin çok temiz yetişmiş bir çocuğuydu. Kimsenin aleyhinde bulunmaz, şahsi menfaat kaygısıyla başkalarını zarara sokmak istemez, kendine ait olmayan işlere karışmazdı. Ben Ergani'den, o Sivas'tan seçilerek mebus bulunurken dostlaşmıştık. Meclis fesholununcaya kadar dostça geçinmiştik. Sivas'ta da bu dostluk devam ediyordu."14 Erzurum MHC yöneticilerinden Cevat (Dursunoğlu), Sivas VŞMHC'nin kurulduğunun kendilerine Rasim Beyin imzasıyla bildirildiğini anlatırken şöyle der: " Rasim Beyi İstanbul'da Cemiyetin merkezinde tanımıştım. O zaman Sivas mebusu idi. Yurtsever ve temiz benliği ile gönlümde yer tutmuştu. Hal ve şanı harbin kötü kazançlarıyla lekelenmemiş olduğunu gösteriyordu. Bu yazı, Sivas'ta samimi yurtseverlerin işe el koyduklarının bir delili idi..."15 Sivas'ta bulunan Fransız Binbaşı Bruno, Sivas Valisi Reşit Paşaya: "Kongre Sivas'ta toplanırsa güneyden Fransız işgali olacağını" birkaç gün sonra ise "Kongrede Fransa aleyhinde kararlar alınmazsa, kongre görüşmeleri hakkında kendisine doğru bilgiler verilirse işgalin yapılmayacağını" bildirdi. Bu durumu bir tuzak olarak değerlendiren Reşit Paşa, M. Kemal Paşa ve diğer delegelerin burada topluca tutuklanacakları kaygısına kapıldı. Rasim Bey'e (Başara) akıl danıştığında "Konunun Mustafa Kemal Paşaya bildirilmesi" tavsiyesini aldı. Reşit Paşa Mustafa Kemal'e; Rasim Bey de Erzurum MHC Başkam Raif Hoca'ya konu ile ilgili kaygılarını telgrafla ilettiler. M. Kemal Paşa bu telgrafları "gülünç" buldu ve kendilerini teselli ederek, böyle bir olayın olamayacağını bildirdi. 2 Eylül günü Sivas girişinde kendisini karşılayanlar arasında yer alan Rasim Beye hitaben şöyle diyecektir: “Rasim Bey, gençler için vatan işlerde ölmek mevzuubahis (sözkonusu) olabilir. Lakin korkmak asla!.."162 Eylül akşamı onurlarına verilen yemekte M. Kemal'in "Mösyö Bruno nerede? Bizi tutuklamak için tertibat almakla mı, yoksa Sivas'ı istila ve işgal için ordu toplamakla mı meşgul?" sorusunu, Vali Reşit Paşa “Malatya'ya doğru firar ile meşgul" diyerek cevaplandıracaktır. Rasim Bey, 23 Nisan 1920'den itibaren TBMM'de, Beşinci Dönem sonuna kadar Sivas Milletvekilliği ve İdare Memurluğu (Amirliği) yapmıştır. M. Kemal Paşa ve beraberindekiler 28 Haziran sabahı erkenden Erzurum'a gitmek üzere Sivas'tan ayrılırken Sivas halkı işgaller nedeniyle buruk da olsa Ramazan Bayramının telaşını yaşamaktaydı...Atatürk Sivas'tan ayrılmadan önce Vali Vekilliğinden Kadılık görevine dönmüş olan Hasbi Efendiye kapalı zarf içinde bir mektup bırakarak, bu mektupta yazılanların Sivas halkının huzurunda açılarak okunmasını ve gereğinin yapılmasını ister. Ulu Cami'de toplanan Sivaslılara mektup okundu. M. Kemal Paşa Sivaslılara gelişmeler hakkında bilgiler vermekte ve kendi aralarından 25 kişi seçmelerini, bu 25 kişinin belirleyeceği iki isminde Erzurum Kongresi'nde Sivas merkezini temsil etmesini istemekteydi. Muhasebecizade Tevfik Efendi'nin evinde, seçilen bu yirmi beş kişinin katılımı ile yapılan toplantıda, Fazlullah (Moral) ve Ziya (Başara) beylerin isimleri kararlaştırıldı. Sivas halkı bu iki delegenin bütün masrafları karşılamak için aralarında para topladılar ve bir yaylı araba ile onları Erzurum'a uğurladılar. Bu iki değerli insan Erzurum Kongresi'nde çok önemli görevler yaptılar. Kongre devam ederken M. Kemal Paşa ile özel görüşmeler yaptılar. Temsil Kurulu'na Sivas vilayeti adına seçilmeleri konusunda M. Kemal'in ısrarlarına rağmen görev almadılar. Onların yerine Sivas Vilayeti kontenjanından Rauf (Orbay) ve Bekir Sami Bey seçildi. 7 Ağustos günü Erzurum Kongresi çalışmalarını tamamladı. Delegeler memleketlerine dönüyorlardı. Ilıca mevkiinde delegelere bir teşekkür konuşması yapan Mustafa Kemal Paşa, Sivas delegelerinin yanına geldi ve onlardan şu isteklerde bulundu: "Beş on gün sonra Batı vilayetlerinin temsilcilerinden oluşan Sivas'ta da bir kongre toplanacaktır. Bu kongre, Sivas'ta bulunan yabancı devlet konsolosluklarından gizli tutulacağından, bu yapılacak gizli kongreye gelecek delegelerin hanlardan, otellerden alınarak ağırlama ve ikramlarının sağlanması, Erzurum'da olduğu gibi kongre binasının düzenlenmesi ve gösterişli bir hale getirilmesini tavsiye ederim"17 Fazlullah ve Ziya Beyler Sivas'a geldiklerinde, Sivas Kongresi delegelerinin otel ve hanlarda olmadıklarını hepsinin Sivaslılar tarafından evlerde misafir edildiklerini sevinçle öğrendiler. Şüphesiz bu konuda en büyük misafirperverliği gösteren kişi Şekercizade İsmail'di. İsmail Şekeroğlu (I867(1283) – 17.3.1940)Ali oğlu, Zeynep'ten doğma olan İsmail Bey'in Zeynep ve Şefika isimli eşlerinden toplam yedi çocuğu olmuştur. Sivas - Malatya posta taşımacılığı ile meşgul olan Şekeroğlu İsmail18, hem Mill  Mücadele yıllarının önde gelen isimlerinden hem de cumhuriyet dönemi siyasilerindendir. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Sivas ili yöneticileri arasında yer alan İsmail Efendi, M. Kemal Paşayı Sivas'ta kaldığı dört aylık süre içinde birkaç defa evine yemeğe davet etti. Camekân içindeki kılıçlardan birini çok beğenen Paşaya hediye edilince, O da tabancasını vermiştir.19 Şekeroğlu İsmail, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na olan mensubiyeti nedeniyle potansiyel bir muhalif kadro içinde görülerek, iddia edilen suçlarla alakası olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen Ankara istiklal Mahkemesi'nin Sivas'ta yaptığı yargılama sonucunda 27 Kasım 1925 Cumartesi günü 15 yıl Edirne Cezaevinde küreğe mahkum edilmiştir. Çarşamba günü de adı geçen cezaevine sevk edilmiştir. On yıl kadar hapis yattıktan sonra ailesi tarafından Atatürk'e bir mektup verilerek affına yardımcı olması istenmiş. Atatürk ise gönderdiği mektupta üzüntülerini ifade ettikten sonra "Bayrama Sivas'ta olur" ifadesini kullanmıştır. Bu arada çıkarılan genel afla birlikte serbest kalmış, geldiği memleketi Sivas'ta vefat etmiştir. İsmail Şekeroğlu adına düzenlenmiş olan 10 Haziran 1961 tarih 75523 nolu "İstiklal Madalyası Vesikası" devrin Milli Savunma Bakanı imzasıyla düzenlenmiş ve büyük oğlu Talat Şekeroğlu'na intikal ettirilmiştir. Şu anda bu vesika diğer oğlu Faruk Şekeroğlu'nda bulunmaktadır.20 İsmail Şekeroğlu ile birlikte Gani, Evliyazade Abdullah, Erkan-ı Harp Ziya (Bacanak)21, Dava Vekili Ahmet, Kürt Aziz, Hamid, Bayraktarzade Hakkı, Belediye Reisi Abbas, Ömer Şems, Abdurrahim de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardır.22 Sivas Kongresi delegelerinin yemekleri ilk günlerde Sivas Belediyesi tarafından karşılanmıştır. Belediye Başkanı Evliyazade Abdullah Bey, sadece yemek değil bütün konularla ilgilenmiştir. Daha sonra masrafları kısmak için yemekler Mekteb-i Sultanî'nin alt katındaki mutfakhanede çıkmaya başlamıştır.23 Evliyazade Abdullah Bey, 5 Eylül 1335 (1919) tarihli bir yazıyı "Heyet-i Faale Namına Belediye Reisi Abdulhak" imzasıyla Bekir Sami (Kunduh) Beye verdi. Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticileri adına hazırlanan bu yazıda özetle: "Bugünlerde milli bir kongrenin açılarak kararlar almaya başlamasından Sivas olarak iftihar ediyoruz. Sivas MHC mensuplarının da hiç değilse dinleyici olarak kongreye katılmasını istiyoruz. Sivas'a olan güven hislerinizin bir işareti olacağı düşüncesiyle arz ederiz." deniliyordu. 4 Eylül Perşembe günü Kongre Genel Kurulunda bu yazı okundu ve üzerinde münakaşa edildi. Bekir Sami ve Rauf Beylerin Sivas'ı temsil ettiğini, ayrıca dinleyici dahi olsa genel kurula alınmaması kararlaştırıldı.24 6 Eylül 1919'un Kurban Bayramının birinci günü olması nedeniyle Kongre çalışmalarına bir gün ara verildi. Sivas Belediye Reisi Evliyazade Abdullah Bey, bir heyetle birlikte, Sivas halkı adına, Heyet-i Temsiliye ve kongre delegelerini ziyaret ederek bayramlarını tebrik etti. 7 Eylül günkü oturumun sonunda M. Kemal Paşa bu ziyaretin iade edilmesi gerektiğini genel kurula duyurdu. İsmail Fazıl Paşa bu duyuruya şöyle cevap verir. "Eğer Belediye Reisi sokakları temizletmezse bendeniz tebrike gitmem!"25 Atatürk'ün Sivas’ta kaldığı süre sonbahar ve kış aylarıydı (2 Eylül- 18Aralık). Akşamları mangal közleriyle ısınılan, radyum lambalarla aydınlatılan odalarda arkadaşları, Sivaslılar ve Vali Reşit Paşa'nın katılımıyla sohbetler yapılmış, memleketin mevcut durumu değerlendirilmişti. Mazhar Müfit Kansu anılarında o günleri şöyle anlatmaktadır: "Eylülün sonlarına yaklaşmış olmak Sivas gecelerine adeta sıkı bir ayazı hâkim kılmıştı. Bu gece de hemen hemen sıfırın altında 10-12 derece soğuk vardı. Odada kurulu bir saç soba mevcut olmakla beraber; odun o gün alınmış olduğu için yaştı ve bir türlü yanmıyordu. Emirber Ali saç mangalı doldurmuş, ortaya koymuştu. Mangal başına dizildik..."26 Halis Turgut (Tarıkahya) (1886- 13/14 Temmuz 1926)Sivas tacirlerinden İbrahim Edhem Efendi'nin oğludur. Sivas Askeri Rüşdiyesi'nde orta, Mercan İdadisi'nde lise öğrenimi yaptı. 1912'de Mülkiye'den mezun oldu. Sivas Vilayeti Maiyyet Memurluğu, Şarkışla ve Divriği'de Kaymakam Vekilliği, Sivas Vilayet Matbaası Müdürlüğü, Sivas Belediyesi Reis Muavinliği, Teşkilat-ı Mahsusa Kıta Komutanlığı yaptı. Kafkas Cephesinde bulundu. Nahcivan Mutasarrıf Vekilliği yaptı. Terhis sonrası geldiği Sivas'ta Ermeni Tehciri iddiaları ile suçlandı.27 Sivas Kongresi günlerinde yine Elazığ Valisi Ali Galip'in tehdidi ile karşı karşıya kalındı. İstanbul Hükümeti ile işbirliği halinde topladığı kuvvetlerle Sivas'ı basarak kongreyi dağıtacağı ve Mustafa Kemal Paşayı tutuklayacağı bilgilerinin gelmesi üzerine önlem almak için arayışlara girildi. Halis Turgut Bey Ermeni Tehciri Meselesine katıldığı iddiası ile Damat Ferit Hükümeti tarafından tutuklanacağını anlayınca oluşturduğu bir milis kuvvetiyle dağa çıkmıştı. Ali Galip'e karşı Halis Bey'den de yararlanılmak istenmiştir. Bu gelişmenin devamını, olayın canlı şahidi olan Rauf Orbay'ın " Yakın Tarihimiz" isimli haftalık dergide yayımlanan hatıralarından aktaralım: “Mustafa Kemal Paşa bizzat makine başında, gerekli tedbirleri alarak sarılması için, sağdan soldan bazı kuvvetleri tahrik etti. Bu arada -sonraları Sivas Mebusu olan ve istiklal Mahkemesince idama mahkum edilen- Halis Turgut Beyden de istifade edilmek istenmişti. Halis Turgut Bey İttihatçı olduğu için (Tehcir meselesinden) çekindiğinden veya emniyet tertibatı alınmak maksadiyle - Sivas'tan dağa çıkmıştı -çağırdılar, geldi. Oturdu ve ilk söz olarak: "Ben evvelden ittihatçıyım, sonra da Türkçüyüm. Bunu bir kere bilin de, ondan sonra, ne arzu ederseniz söyleyin" dedi. Ben söylendim. "Şimdi İttihatçılık, Türkçülük meselesi yok, bir dava vardır" dedim. "Yok bilin de bir kere ondan sonra..." Biz de anlattık gitti."28 Halis Bey silahlı adamlarıyla Ali Galip'in Sivas'a saldırma ihtimaline karşı gerekli önlemleri almış ancak M. Kemal ve Kazım Karabekir Paşanın girişimleri sonucu Ali Galip Malatya istasyonunda toplanan birlikleriyle birlikte kaçtığından, fiili bir müdahalede bulunmasına gerek kalmamıştır. Halis Turgut Beyin hanımı Natife Hanım, Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin aktif üyelerinden olmuştur.29 Halis Turgut, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın Kurucuları arasındaydı. Atatürk'e karşı hazırlanan 1926 İzmir Suikastı davasından yargılanmış, önce on yıl sürgün cezasına çarptırılmıştır. Haksızlığa uğradığına inanan Halis Bey tekrar mahkeme huzuruna çıkmak ve suçsuzluğunu kabul ettirmek istemiştir. Ali Fuat Cebesoy'un "Siyasi mahkûmiyetler zamanla halledilir. Acele karar verip hemen harekete geçmeyiniz" uyarısına rağmen itirazında ısrarcı oldu. Mahkeme bu defa idamına hükmetti ve 14 Temmuz 1926 günü İzmir'de idam edildi.30 Halis Turgut, 12.8.1923 tarihinden itibaren II. TBMM'de Sivas Milletvekili olarak görev yapmış, idamı nedeniyle boşalan Sivas mebusluğuna ise Mehmet Şemsettin (Günaltay) seçilmiştir.31 Şekeroğlu İsmail ile birlikte (Mustafa) Hayri (Lütfullah) Sığırcı Bey de (1888 - 18.05.1932) evinden getirdiği eşyalar ile kongre binasının düzenlenmesine katkılar sağlamıştır. 1. TBMM'ye milletvekili seçilen Hayri Sığırcı Bey 5 Eylül 1920 tarihli Nisab-ı Müzakere Kanunu ile mebuslukla memuriyetin bağdaşmayacağı hükme bağlandığı için milletvekilliğinden 21 Ekim 1920'de istifa etti.32 Hayri Sığırcı'nın eşi Lütfiye Hanım İlkokul öğretmeniydi. Kızları eczacıydı, evleri ise Nalbantlarbaşı mevkiindeymiş.33 İnkılap hareketlerinin Sivas'ta öncülüğünü yapmıştır. Sivas Meclis-i Umumi-i Vilayet Azalığı ( İl Genel Meclisi üyesi) ve Sivas Belediye Başkanlığı yapmıştır. H. Baki Derviş Devirmiş (1878-1960)Şükrü Elçin yeni atandığı Sivas Lisesi'ndeki görevine 1939 Kasım ayı içerisinde başlar. Okul Müdürü Faik Dranas kendisine okulun idari işlerinde görevli Hacı Derviş'i kastederek: “Hacı Bey kongrede Atatürk'ün hizmetinde bulunmuştur, bir çok gözlemleri var, rica edin, size bir iki hatırasını anlatsın" der. Şükrü Elçin hatırasında bu tanışmanın devamını şöyle anlatır: Hacı Derviş (Devirmiş), herkesin sevdiği, saydığı, orta boyda, çocuk yüzlü, mahcup tabiatlı, ağzında piposu, iddiasız bir adamdı. Kendisine Atatürk'le nasıl tanıştığını sordum. O günlere tekrar giderek şunları anlattı: “Atatürk Sivas'a gelince Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reis-i Sanisi (İkinci Başkanı) Rasim (Başara) Beyden kendisine hizmet edecek bir adam bulmasını ister. O'da Hacı Dervişi gönderir. Paşa, müdür odasında çalışırken kapıyı vurarak içeri giren Hacı Derviş, kendisini Rasim Beyin gönderdiğini söyler. Atatürk kendisine uzun uzun bakar ve "Benimle çalışır mısın" diye sorar. Bir hafta süre isteyen Hacı Derviş'e "Memleketin bir hafta düşünmeye vakti yok, yarın kararını bildir" diye seslenir. Odadan çıkan Hacı Derviş, kapıyı vurmadan tekrar içeri girer ve "Gabul Paşam!" der. Atatürk memnun olmuştur. Pantolonunun cebinden örme bir para kesesi çıkararak masanın üzerine döker ve “Al bunları çarşıya git, bana çok büyük bir hesap defteri satın al, gel" der. Hacı derviş defteri getirdiğinde, bütün masrafları kuruş kuruşuna bu deftere yazmasını emreder. Bunun üzerine Hacı Derviş:  - Paşam, bu hengâmede senden kim hesap sorabilir" deyince,- Çocuk, bir gün gelir, millet benden de başkasından da tek tek hesap sorar, cevabını verir. Şükrü Bey, "Kongre günlerinde neler yaşandı Derviş Bey anlatır mısın?" dediğinde ise şunları anlatır; "Kongrede herkes elinden gelen görevi yapıyordu. Ama en çok çalışan Atatürk'tü. Geceleri iki, iki buçuk saat uyuyordu. Hiç unutmam o uykuda iken ve gündüzleri odasında yalnız çalışırken bazı kimselerin koridorlarda birbirlerine fısıltı halinde’Bu Mustafa Kemal bekar adam. Ã?oluğu yok, çocuğu yok; ya padişah kazanırsa halimiz ne olur. O Köroğlu gibi dağlara çıkar, viran olası hanede evlâdı iyâl var' dediklerini yediğim ekmek gibi hatırlıyorum. Ben bu konuşulanları Paşaya söyledim. Hiçbir şey söylemedi. Ertesi günü arkadaşlarını topladı. Türk- islam tarihinden misaller getirerek manevi havayı tazeledi.’Bir Türk devleti battığı zaman, tarihte mutlaka ikinci bir Türk devleti kurulmuştur' sözünü o konuşmada kendisinden duydum. Sana bir şey söyleyeyim Şükrü Bey gardaşım, hepsi iyi niyetli, vatanperver idiler ama dört yüz dirhem inanan tek adam Atatürk'tü."34 H. Baki Derviş Devirmiş, Sivas Kongresi İdare Amiri olarak Atatürk'e dolayısıyla vatana değerli hizmetlerde bulunmuştur. Babasının bütün karşı çıkmalarına rağmen Atatürk'ün yanında çalışmıştır. Evinden getirdiği kavun ekmeği zaman zaman birlikte yediklerini ifade eden Hacı Derviş emekliye ayrıldıktan sonra Sigorta Müfettişi olan oğlunun yaşadığı Antalya'ya yerleşmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Temsil Kurulu ve beraberindeki arkadaşları dört ay kadar kaldıkları Sivas'tan 18 Aralık 1919 günü yoğun bir kar yağışı altında, üstü açık arabalarının içinde oldukları halde ayrıldılar. 2 Eylül günü nasıl karşılandılarsa, Ankara'ya giderlerken de Sivaslılar tarafından aynı coşku ile uğurlandılar. Her konuda Sivaslıların büyük desteğini gören Mustafa Kemal Paşa Sivas sınırlarını geçerken Sivas Halkı adına Vali Reşit Paşaya şu telgrafı çekmiştir: "Vilayetiniz hududunu geçerken Sivas'ta hakkımızda göstermiş olduğunuz misafirseverliğe ve kıymetli yardımlara bir kere daha hep birlikte minnetlerimizi ve saygılarımızı sunarız."35 Atatürk, ne Millî Mücadele’de temas kurduğu Sivaslıları, ne de Sivas'ı unuttu. Mücadele arkadaşlarının bir kısmı TBMM'de uzun yıllar milletvekili oldu. Bir kısmı ise devrin politik şartlarında muhalif saflarda olmanın sıkıntılarını yaşadı... Sivas ise genç ve yoksul Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en ciddi ağır sanayii yatırımları için tercih edilen iller arasında yer aldı. 1 Sivas'ta yapılan İzmir'in işgalini protesto mitinginin tarihi "Afet inan, Kurtuluş Savaşında Türk Kadını, TBMM Yay., 1984, s. ll"de 27 Mayıs 1919    olarak; Hadisat Gazetesindeki Miting haberi 25 Mayıs tarihlidir.Sivas'ta yapılan ikinci mitingin tarihi 4 Ekim 1919'dur.2 Hadisat Gazetesi, 25 Mayıs 1919, S. 145. İstanbul.3 Kadı Hasbi: Batum Sancağı Murgul bucağı 1869 doğumlu. Muhammed Hilmi Efendinin oğlu. İstanbul Mektebi Nüvvap'ta okumuş ve 3 Mayıs 1902'de bitirmiş. Elazığ, Adana kadılıklarından sonra 31 Ekim 1916'da Sivas Kadısı oldu. Eylül 1920’de Yargıtay üyesi oldu. Erzurum, Kayseri, Adana hâkimliklerinde bulundu. Sağlık sorunları nedeniyle emekli oldu. Adil, dürüst ve vatansever bir insan.4 Süreyya Şehidoğlu, "Kadı Hasbi Efendi", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi C. X, S, 28, Mart, 1994.S. 209, 210.5 K. Atatürk, Nutuk, (Sad. Zeynep Korkmaz), 1995, s. 18.6 Kemal Atatürk, Nutuk, 1995, s.29. (Sad: Prof.Dr.Zeynep Korkmaz)7 V. Cem Aşkun, Sivas Kongresi, Kamil Mat., Sivas, 1945, s. 62, 63.8 C.R.Yularkıran(Neşr.), Reşit Paşanın Hatıraları, İst., 1939, s. 63, 64.9 Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları DİB Yay., C.n, s. 287 (İstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi, D: 23- 1325)10 VŞMHMC: Vilayet-i Şarkiyye Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti; ŞAMHC: Şarki Anadolu MHC. A ve RMHC: Anadolu ve Rumeli MHC.11 Yularkıran, s. 37.12 Hatıralar (Sivas Valisi Reşit Paşa'nın Hatıraları), SİSKAV, Yay. No: 2, Sivas 2001, s. 130.13 Yularkıran, s. 32.14 Yularkıran, s. 103.15 Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadelede Erzurum, Ank., 1946, s. 64. 16 Aşkun, age., s. 110.17 A. Necip Günaydın, Erzurum Kongresine Katılan Sivas Vilayeti Delegeleri, CÜ. Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Sivas 2002.18 Bazı araştırmacıların iddia ettiği gibi İsmail Şekeroğlu’Din adamı’ değildir. (Recep Ã?elik, Milli Mücadelede Din Adamları, Emre Yay., İst.,1999, C.l, s. 309.)19 Şekercizade İsmail Efendi'nin oğlu Ali'den torunu Nezahat Hanım ve damadı Galip Talı'dan alınan bilgiler.20 Hatıralar ve Fotoğraflarla Atatürk Sivas'ta, SİSKAV, Yay. No: 7, Sivas, 2002, s. 122.21 Erkan-ı Harp Ziya Bey(1888-1944), Osmanlı Mebusan Meclisi IV. Dönem Sivas Mebusu. I. TBMM'ye bu sıfatıyla katıldı. 7 Haziran- 21 Temmuz 1920 arası mebus görünmekte olup, hastalanması nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. (Demirel, s. 101) Kurmay Yüzbaşı olarak Orduda görevler yaptı. Son yıllarda Sanat Okulu'nda müdürlük yaptı. Pirkinik Köyünde sahip olduğu arazilerinde çiftçilik de yapmıştır.22 A. Turan Alkan, “İstiklal Mahkemesi'nin Sivas Günleri ve Muhaliflerin Tasfiyesi II-III" Tarih ve Toplum, S. 63-64, Mart- Nisan 1989.23 A. Necip Günaydın, Milli Mücadelede Sivas ve M. Kemal Paşa, Sivas, 2000, s.41.24 Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, TTK. Yay., Ank., 1986, s. 14,15,16.25 İğdemir, s.43.26 Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, TTK, 1997, C. l,s. 317.27 Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, C. IV,s. 1521,1522. Ank., 1968-1969.28 "Rauf Orbay'ın Hatıraları", Yakın Tarihimiz, S. 30, C.3, s.l 12,1962, İst.29 Bekir Sıtkı Baykal, Millî Mücadele'de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Ata. Arş. Mrk.. Yay., Ank., 1996, s. 40.30 Ali Fuat Cebesoy, Siyaset Hatıralar Lozandan Cumhuriyete, Temel Yay., İst., 2002, C.2, s.229, 230.31 Işıl Ã?akan, Türk Parlamento Tarihinde II. Meclis, çağdaş yay., 1999, s.74, 83, 86.32 Ahmet Demirel, Birinci Meclis'te Muhalefet, İletişim Yay., 1995, s.101.33 Lütfiye Sığırcı Hanımın Fevzi Paşa İlkokulu'ndan öğrencisi olan annem Semiha Günaydın'dan (d. 1929) aldığım bilgilerden,34 Şükrü Elçin, Hikaye'den Hatıra'ya, Akçağ Yay., s. 81, s. 114. (Sivas Lisesi 110. yıldönümü özel Sayısı’ndan) 35 Yularkıran, s. 161.  Kaynak: C. Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Okutmanı Necip Günaydın
Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun'a geldiği günden itibaren Sivas Vilayet yöneticileri ile başlayıp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti önderleriyle ve Sivas halkıyla devam eden temasları olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Ordu Müfettişi sıfatıyla Samsun'a geldiği günden itibaren Sivas Vilayet yöneticileri ile başlayıp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti önderleriyle ve Sivas halkıyla devam eden temasları olmuştur.

 

Amasya Genelgesinde "Anadolu'nun en emin yeri" olarak nitelendirilen Sivas, Mill Mücadele'nin tek milli kongresinin yapılacağı yer olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile Sivas, Milli Mücadele hazırlık evresinin en önemli merkezlerinden biri olarak, 108 gün süre ile (2 Eylül - 18 Aralık 1919) Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye'ye ev sahipliği ve merkezlik yapmıştır.

 

Böylesine önemli bir konumu ve rolü bulunan bir şehrin insanlarıyla Mustafa Kemal'in kurduğu temaslar ve yürüttüğü mücadele, Milli Mücadele tarihimizin aydınlatılmasında önemli bir yer teşkil etmektedir.

 

"Milli Mücadele'de Atatürk'ün Temas Kurduğu ilk Sivaslılar" konulu çalışma kapsamında pek çok isim ve Mustafa Kemal ile olan ilişkileri ele alınmış olup, bu temaslar belge ve bilgiler ışığında dile getirilmiştir.

 

Ã?ağdaş Tarihçiler, "Önemli olan tarihi okumak, anlamak değil anlamaya çalışmaktır" derken; tarih olayları yaşandığı devrin değer yargıları ve şartları içinde değerlendirmemizi, içinde bulunulan şartların bilinciyle anlamaya çalışmamızı vurgulamaktadırlar. Yerel tarih, dönemin şartlarını mikro planda ele alan, yerel tarih olaylar içinde insanı ele alarak, ayrıntılar içinde tarihi gerçek kulvarına çekerek genel tarihe büyük katkılar sağlamaktadır.

 

Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Kurulu'nun, 108 gün (yaklaşık dört ay) kaldığı, tek milli  kongrenin yapıldığı şehir olan Sivas, yerel tarih araştırmaları için de zengin özelliklere sahiptir.

 

Mustafa Kemal ve Temsil Kurulu'nun 2 Eylül-18 Aralık 1919 günleri arasında Sivas'ta kaldıkları süre içinde yaşananları "Milli Mücadelede Sivas ve Mustafa Kemal Paşa" isimli kitabımızda; 2 Eylül öncesi Erzurum Kongresi kapsamında Sivas Delegelerinin rolünü ise "Erzurum Kongresine Katılan Sivas Vilayeti Delegeleri" isimli kitabımızda anlatmaya çalışmıştık.

 

Mustafa Kemal Paşa'nın 9. Ordu Müfettişi sıfatıyla 18 kişilik kurulu ile birlikte Samsun'a çıktığı andan itibaren; görev alanı içinde kalan Sivas ve Sivaslılarla ilk temasları başlamıştır.

 

27 Mayıs 1919 günü1 Sivas'ta İzmir'in işgali ve azınlıkların tutumunu protesto amacıyla miting düzenlenmiştir. Binlerce kişinin katıldığı mitingin tertip komitesi şu isimlerden oluşuyordu: Müftü Abdurrauf, Evliyazade Abdullah, Osman Paşazade Halid ve Bayraktarzade Hakkı. Tertip komitesi mitingden sonra milli duyguları ön plana çıkartan bir telgrafı Sadaret makamına çekerek işgali protesto etmiştir.2

 

Sivas'taki mitingin ardından Adana'da bulunan Fransız Komutan Albay Demange, Sivas Vali Vekili Kadı Hasbi Efendiye3 bir telgraf çekerek Aziziye'de (Pınarbaşı) Hıristiyanların ölümle korkutulduğunu iddia eder. Böyle bir tutum ve davranışın Sivas şehrinin müttefik güçleri tarafından işgaline neden olacağını hatırlatır. Kadı Hasbi Efendi, bu gelişmeden 2 Haziran 1919 günü M. Kemal Paşayı bilgilendirir:

 

" Vilayet dahilinde hiçbir mahalde hiçbir gûna (türlü) endişe edilecek durumlar mevcut değildir ve Ermenileri korkutacak hadise dahi vuku bulmamıştır. Yalnız son İzmir hadisesi dolayısıyla vuku bulan tezahürattan müteessiren ve bunu kendi emellerinin husulüne bir mani addederek nazarı dikkati celp ve ecnebi askeri için bilintizam teşebbüslerde ve hilafı hakikat haberler ve ihbarlarda bulundukları muhakkaktır. Bunların cümlesinin esassız olduğunu arz eylerim efendim."4

 

Yapılan miting sonrası Sivas'taki Ermeniler adına İngiliz Olağanüstü Komiserliği'ne çekilen telgrafta güvenliklerinden endişe ettikleri dile getirilmiştir. Bu telgraf Osmanlı yetkili makamlarına iletilmiş, Harbiye Nazırı Şevket Paşa, bölge asayişini incelemekle görevli Mustafa Kemal Paşayı arayarak kaygı verici bu haberi incelemesini istemiştir. M. Kemal, Vali Vekili Kadı Hasbi'den aldığı yukarıdaki bilgilere dayanarak İstanbul'a aynı gün anlamlı ve sert bir üslupla rapor vermiştir:

 

"...Sivas ve çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur. Herkes sükûnet içinde iş ve güçleriyle meşguldür. Bunu kesinlikle bilginize sunar ve sizi temin ederim. Ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve milli varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi İzmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak milli gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olaylar karşısında sorumluluk kabul edecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükümet tasavvur edebilirim"5

 

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere giderken yolu üzerindeki Sivas'a 27 Haziran 1919 günü geldi. Atatürk Sivas'a girişini Nutuk'ta şöyle anlatır:

 

"Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım.

 

Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi..."6

 

Bu bir günlük ziyarette Elazığ Valiliğine atanmış olan Ali Galip'in kendisini tutuklatma girişimlerine karşı gereken girişimlerde bulunurken; Kaldığı Kolordu karargah binasında Sivas MHC (VŞMHMC Sivas Şubesi) yöneticilerini kabul ederek onlardan bazı isteklerde bulunmuştur.

 

O günkü MHC yöneticileri olan Müftü Abdurrauf (Öztop), Rasim (Başara), Bacanakzade Hamdi, Darendeli Osman, Hayri (Sığırcı) ve Şekercizade İsmail bu toplantı da hazır bulunmuşlardır.

Mustafa Kemal Paşa kendilerine şu talimatı verdi:

 

" Halkın çoğunluğunu, özellikle okumuş ve genç unsurları maksat ve gaye etrafında toplayınız.

 

Fiili direnişe hazırlanın, olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz. Onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alışverişi yapın. Vali ile de mevcut iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız."7

 

Vali Reşit Paşa anılarında o gün ve sonrasına ilişkin izlenimlerini şöyle ifade etmektedir.

 

" M. Kemal Paşa Sivas muhitinde belki bir kıvılcım halinde yaşayan feveran kabiliyetini yelpazelemiş, kuvvetli bir ateş haline getirmiş bulunuyordu. Onun bu işi kısa birkaç temas ve görünüşte basit bir iki işaret ile yaptığını görmüştüm. Rasim Bey, o temaslardan ve o işaretlerden şevk alan, feyiz alan Sivaslıların başındaydı. Paşanın ayrılmasıyla beraber Müdafaa-i Hukuk teşkilatını genişletmeye, propaganda işini büyültmeye koyulmuştu."8

 

Müftü Abdurrauf (Öztop) (1877-1927)

Sivaslı Sarıhatipoğulları ailesine mensuptur. Cami-i Kebir Mahallesinde doğdu. Ã?eşitli medreselerde uzun süreli bir öğrenim gördü. Ã?eşitli mahkemelerde üyelik, kaymakam vekilliği ve Vilayet İdare Meclisi Üyeliği yaptı.

Kasım 1915'de Sivas Müftülüğü için yapılan seçimde Kazancızade Emin Edip Efendi ile aynı oyu almış, Emin Edip Efendi'nin feragat etmesi sonucu Sivas Müftülüğü görevine getirilmiştir.9

Milli Mücadele yıllarında üstün hizmetler yaptı. Sivas VŞMHMC - ŞAMHC ve A ve RMHC 10 Sivas Şube Başkanlığını aralıksız yürüttü. Sivas Kongresi hazırlıklarıyla yakından meşgul oldu. Kongre binasının donanımı, eşya temini ile yakından ilgilendi. Sivas Milli Mücadele teşkilatının önderi ve lideri olarak aralıksız görev yaptı.

 

Vali Reşit Paşa (1868-1924)

Sivas'a geldiği günlerde Rasim (Başara) Bey'den Sivas Milli Mücadelesi için bilgi istediğinde şunları söylemiştir: "O kadar kalabalık değiliz. Başta Müftü olmak üzere ulema takımı hemen hemen bizimle beraberdir. Okuryazarların, bilhassa münevver gençlerin hepsi etrafımızda toplanıyor. Milli vaziyetin ağırlığı, yurdun bölüşülmek istendiği hakikati, daha açık surette anlaşılırsa, bütün halk, hatta Hürriyet ve İtilafçıların ihtiras veya şahsi menfaat takip etmeyen takımı da bize iltihak edecektir. Çünkü dava, vatan davasıdır, istiklal davasıdır."11

 

Reşit Paşa, Müftü Abdurrauf Efendi ile ilgili olarak anılarında ayrıca şöyle söz eder: "Erzurum yolcularına parlak bir karşılama töreni yapma görevini almıştı. Cübbesinin eteklerini toplayarak ev ev, dükkan dükkan dolaşıyordu."12

 

Mart 1921'de müftülük görevinden alındı. M. Kemal Paşa'nın girişimi ile görevinde kaldı. Müftü Efendi, zaferden sonra da görevini sürdürdü. 1927 yılında Sivas Müftüsü iken vefat etti.

 

Rasim Başara (1882-1945)

Sivaslı Mütevellioğlu Ali Rıza Efendi'nin oğludur. İstanbul Edebiyat Fakültesi mezunu olup, Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde Sivas Milletvekili olarak görev yapmıştır. Bu görevini yaparken VŞMHMC kurucuları arasında yer aldı. Derneğin genel merkezi tarafından çıkarılan "Le Pays" isimli Fransızca gazeteyi çıkaran yine bir Sivaslı olan ve o sırada yedek subaylığını yapmakta olan Abdulmuttalip (Öker)’di.

 

8 Mayıs 1919 günü Sivas'a gelen Rasim Başara, sadece iki toplantı yapabilmiş olan Sivas MHC'ye Reis-i Sanî (ikinci Başkan) oldu ve demek çalışmaları hız kazandı. Sivas valiliğine getirilen Reşit Paşa ile Osmanlı Mebuslar Meclisinden olan arkadaşlığı çalışmalarına güç katmıştır. Vali Reşit Paşa onunla tanışıklığını ve intibalarını şu cümlelerle anlatır:

 

"Rasim Bey, fesholunan mecliste arkadaşımdı. Temiz bir insan, lekesiz bir vatandaş olarak tanınmıştı, bütün arkadaşlarının muhabbetini kazanmıştı. Onun Sivas'ta bulunması, Mustafa Kemal Paşa ile temas tesis etmiş olması -ne yalan söyleyeyim- hoşuma gitti. Çünkü yalan dolan bilmez bir gençti. Kendisile samimi surette hasbihal edilirdi."13

 

"Rasim Bey, samimi surette takdir ettiğim ve yine samimi olarak sevdiğim bir gençtir. Ã?ünkü temiz bir ailenin çok temiz yetişmiş bir çocuğuydu. Kimsenin aleyhinde bulunmaz, şahsi menfaat kaygısıyla başkalarını zarara sokmak istemez, kendine ait olmayan işlere karışmazdı. Ben Ergani'den, o Sivas'tan seçilerek mebus bulunurken dostlaşmıştık. Meclis fesholununcaya kadar dostça geçinmiştik. Sivas'ta da bu dostluk devam ediyordu."14

 

Erzurum MHC yöneticilerinden Cevat (Dursunoğlu), Sivas VŞMHC'nin kurulduğunun kendilerine Rasim Beyin imzasıyla bildirildiğini anlatırken şöyle der:

 

" Rasim Beyi İstanbul'da Cemiyetin merkezinde tanımıştım. O zaman Sivas mebusu idi. Yurtsever ve temiz benliği ile gönlümde yer tutmuştu. Hal ve şanı harbin kötü kazançlarıyla lekelenmemiş olduğunu gösteriyordu. Bu yazı, Sivas'ta samimi yurtseverlerin işe el koyduklarının bir delili idi..."15

 

Sivas'ta bulunan Fransız Binbaşı Bruno, Sivas Valisi Reşit Paşaya: "Kongre Sivas'ta toplanırsa güneyden Fransız işgali olacağını" birkaç gün sonra ise "Kongrede Fransa aleyhinde kararlar alınmazsa, kongre görüşmeleri hakkında kendisine doğru bilgiler verilirse işgalin yapılmayacağını" bildirdi. Bu durumu bir tuzak olarak değerlendiren Reşit Paşa, M. Kemal Paşa ve diğer delegelerin burada topluca tutuklanacakları kaygısına kapıldı. Rasim Bey'e (Başara) akıl danıştığında "Konunun Mustafa Kemal Paşaya bildirilmesi" tavsiyesini aldı. Reşit Paşa Mustafa Kemal'e; Rasim Bey de Erzurum MHC Başkam Raif Hoca'ya konu ile ilgili kaygılarını telgrafla ilettiler. M. Kemal Paşa bu telgrafları "gülünç" buldu ve kendilerini teselli ederek, böyle bir olayın olamayacağını bildirdi.

 

2 Eylül günü Sivas girişinde kendisini karşılayanlar arasında yer alan Rasim Beye hitaben şöyle diyecektir: “Rasim Bey, gençler için vatan işlerde ölmek mevzuubahis (sözkonusu) olabilir. Lakin korkmak asla!.."16

2 Eylül akşamı onurlarına verilen yemekte M. Kemal'in "Mösyö Bruno nerede? Bizi tutuklamak için tertibat almakla mı, yoksa Sivas'ı istila ve işgal için ordu toplamakla mı meşgul?" sorusunu, Vali Reşit Paşa “Malatya'ya doğru firar ile meşgul" diyerek cevaplandıracaktır.

 

Rasim Bey, 23 Nisan 1920'den itibaren TBMM'de, Beşinci Dönem sonuna kadar Sivas Milletvekilliği ve İdare Memurluğu (Amirliği) yapmıştır.

 

M. Kemal Paşa ve beraberindekiler 28 Haziran sabahı erkenden Erzurum'a gitmek üzere Sivas'tan ayrılırken Sivas halkı işgaller nedeniyle buruk da olsa Ramazan Bayramının telaşını yaşamaktaydı...

Atatürk Sivas'tan ayrılmadan önce Vali Vekilliğinden Kadılık görevine dönmüş olan Hasbi Efendiye kapalı zarf içinde bir mektup bırakarak, bu mektupta yazılanların Sivas halkının huzurunda açılarak okunmasını ve gereğinin yapılmasını ister.

 

Ulu Cami'de toplanan Sivaslılara mektup okundu. M. Kemal Paşa Sivaslılara gelişmeler hakkında bilgiler vermekte ve kendi aralarından 25 kişi seçmelerini, bu 25 kişinin belirleyeceği iki isminde Erzurum Kongresi'nde Sivas merkezini temsil etmesini istemekteydi.

 

Muhasebecizade Tevfik Efendi'nin evinde, seçilen bu yirmi beş kişinin katılımı ile yapılan toplantıda, Fazlullah (Moral) ve Ziya (Başara) beylerin isimleri kararlaştırıldı. Sivas halkı bu iki delegenin bütün masrafları karşılamak için aralarında para topladılar ve bir yaylı araba ile onları Erzurum'a uğurladılar.

 

Bu iki değerli insan Erzurum Kongresi'nde çok önemli görevler yaptılar. Kongre devam ederken M. Kemal Paşa ile özel görüşmeler yaptılar. Temsil Kurulu'na Sivas vilayeti adına seçilmeleri konusunda M. Kemal'in ısrarlarına rağmen görev almadılar.

 

Onların yerine Sivas Vilayeti kontenjanından Rauf (Orbay) ve Bekir Sami Bey seçildi. 7 Ağustos günü Erzurum Kongresi çalışmalarını tamamladı. Delegeler memleketlerine dönüyorlardı. Ilıca mevkiinde delegelere bir teşekkür konuşması yapan Mustafa Kemal Paşa, Sivas delegelerinin yanına geldi ve onlardan şu isteklerde bulundu:

 

"Beş on gün sonra Batı vilayetlerinin temsilcilerinden oluşan Sivas'ta da bir kongre toplanacaktır. Bu kongre, Sivas'ta bulunan yabancı devlet konsolosluklarından gizli tutulacağından, bu yapılacak gizli kongreye gelecek delegelerin hanlardan, otellerden alınarak ağırlama ve ikramlarının sağlanması, Erzurum'da olduğu gibi kongre binasının düzenlenmesi ve gösterişli bir hale getirilmesini tavsiye ederim"17

 

Fazlullah ve Ziya Beyler Sivas'a geldiklerinde, Sivas Kongresi delegelerinin otel ve hanlarda olmadıklarını hepsinin Sivaslılar tarafından evlerde misafir edildiklerini sevinçle öğrendiler. Şüphesiz bu konuda en büyük misafirperverliği gösteren kişi Şekercizade İsmail'di.

 

İsmail Şekeroğlu (I867(1283) – 17.3.1940)

Ali oğlu, Zeynep'ten doğma olan İsmail Bey'in Zeynep ve Şefika isimli eşlerinden toplam yedi çocuğu olmuştur. Sivas - Malatya posta taşımacılığı ile meşgul olan Şekeroğlu İsmail18, hem Mill  Mücadele yıllarının önde gelen isimlerinden hem de cumhuriyet dönemi siyasilerindendir. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Sivas ili yöneticileri arasında yer alan İsmail Efendi, M. Kemal Paşayı Sivas'ta kaldığı dört aylık süre içinde birkaç defa evine yemeğe davet etti. Camekân içindeki kılıçlardan birini çok beğenen Paşaya hediye edilince, O da tabancasını vermiştir.19

 

Şekeroğlu İsmail, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na olan mensubiyeti nedeniyle potansiyel bir muhalif kadro içinde görülerek, iddia edilen suçlarla alakası olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen Ankara istiklal Mahkemesi'nin Sivas'ta yaptığı yargılama sonucunda 27 Kasım 1925 Cumartesi günü 15 yıl Edirne Cezaevinde küreğe mahkum edilmiştir. Çarşamba günü de adı geçen cezaevine sevk edilmiştir. On yıl kadar hapis yattıktan sonra ailesi tarafından Atatürk'e bir mektup verilerek affına yardımcı olması istenmiş. Atatürk ise gönderdiği mektupta üzüntülerini ifade ettikten sonra "Bayrama Sivas'ta olur" ifadesini kullanmıştır. Bu arada çıkarılan genel afla birlikte serbest kalmış, geldiği memleketi Sivas'ta vefat etmiştir.

 

İsmail Şekeroğlu adına düzenlenmiş olan 10 Haziran 1961 tarih 75523 nolu "İstiklal Madalyası Vesikası" devrin Milli Savunma Bakanı imzasıyla düzenlenmiş ve büyük oğlu Talat Şekeroğlu'na intikal ettirilmiştir. Şu anda bu vesika diğer oğlu Faruk Şekeroğlu'nda bulunmaktadır.20

 

İsmail Şekeroğlu ile birlikte Gani, Evliyazade Abdullah, Erkan-ı Harp Ziya (Bacanak)21, Dava Vekili Ahmet, Kürt Aziz, Hamid, Bayraktarzade Hakkı, Belediye Reisi Abbas, Ömer Şems, Abdurrahim de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardır.22

 

Sivas Kongresi delegelerinin yemekleri ilk günlerde Sivas Belediyesi tarafından karşılanmıştır. Belediye Başkanı Evliyazade Abdullah Bey, sadece yemek değil bütün konularla ilgilenmiştir. Daha sonra masrafları kısmak için yemekler Mekteb-i Sultanî'nin alt katındaki mutfakhanede çıkmaya başlamıştır.23

 

Evliyazade Abdullah Bey, 5 Eylül 1335 (1919) tarihli bir yazıyı "Heyet-i Faale Namına Belediye Reisi Abdulhak" imzasıyla Bekir Sami (Kunduh) Beye verdi. Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticileri adına hazırlanan bu yazıda özetle: "Bugünlerde milli bir kongrenin açılarak kararlar almaya başlamasından Sivas olarak iftihar ediyoruz. Sivas MHC mensuplarının da hiç değilse dinleyici olarak kongreye katılmasını istiyoruz. Sivas'a olan güven hislerinizin bir işareti olacağı düşüncesiyle arz ederiz." deniliyordu. 4 Eylül Perşembe günü Kongre Genel Kurulunda bu yazı okundu ve üzerinde münakaşa edildi. Bekir Sami ve Rauf Beylerin Sivas'ı temsil ettiğini, ayrıca dinleyici dahi olsa genel kurula alınmaması kararlaştırıldı.24

 

6 Eylül 1919'un Kurban Bayramının birinci günü olması nedeniyle Kongre çalışmalarına bir gün ara verildi. Sivas Belediye Reisi Evliyazade Abdullah Bey, bir heyetle birlikte, Sivas halkı adına, Heyet-i Temsiliye ve kongre delegelerini ziyaret ederek bayramlarını tebrik etti. 7 Eylül günkü oturumun sonunda M. Kemal Paşa bu ziyaretin iade edilmesi gerektiğini genel kurula duyurdu. İsmail Fazıl Paşa bu duyuruya şöyle cevap verir. "Eğer Belediye Reisi sokakları temizletmezse bendeniz tebrike gitmem!"25

 

Atatürk'ün Sivas’ta kaldığı süre sonbahar ve kış aylarıydı (2 Eylül- 18Aralık). Akşamları mangal közleriyle ısınılan, radyum lambalarla aydınlatılan odalarda arkadaşları, Sivaslılar ve Vali Reşit Paşa'nın katılımıyla sohbetler yapılmış, memleketin mevcut durumu değerlendirilmişti.

 

Mazhar Müfit Kansu anılarında o günleri şöyle anlatmaktadır: "Eylülün sonlarına yaklaşmış olmak Sivas gecelerine adeta sıkı bir ayazı hâkim kılmıştı. Bu gece de hemen hemen sıfırın altında 10-12 derece soğuk vardı. Odada kurulu bir saç soba mevcut olmakla beraber; odun o gün alınmış olduğu için yaştı ve bir türlü yanmıyordu. Emirber Ali saç mangalı doldurmuş, ortaya koymuştu. Mangal başına dizildik..."26

 

Halis Turgut (Tarıkahya) (1886- 13/14 Temmuz 1926)

Sivas tacirlerinden İbrahim Edhem Efendi'nin oğludur. Sivas Askeri Rüşdiyesi'nde orta, Mercan İdadisi'nde lise öğrenimi yaptı. 1912'de Mülkiye'den mezun oldu. Sivas Vilayeti Maiyyet Memurluğu, Şarkışla ve Divriği'de Kaymakam Vekilliği, Sivas Vilayet Matbaası Müdürlüğü, Sivas Belediyesi Reis Muavinliği, Teşkilat-ı Mahsusa Kıta Komutanlığı yaptı. Kafkas Cephesinde bulundu. Nahcivan Mutasarrıf Vekilliği yaptı. Terhis sonrası geldiği Sivas'ta Ermeni Tehciri iddiaları ile suçlandı.27

 

Sivas Kongresi günlerinde yine Elazığ Valisi Ali Galip'in tehdidi ile karşı karşıya kalındı. İstanbul Hükümeti ile işbirliği halinde topladığı kuvvetlerle Sivas'ı basarak kongreyi dağıtacağı ve Mustafa Kemal Paşayı tutuklayacağı bilgilerinin gelmesi üzerine önlem almak için arayışlara girildi.

 

Halis Turgut Bey Ermeni Tehciri Meselesine katıldığı iddiası ile Damat Ferit Hükümeti tarafından tutuklanacağını anlayınca oluşturduğu bir milis kuvvetiyle dağa çıkmıştı. Ali Galip'e karşı Halis Bey'den de yararlanılmak istenmiştir.

 

Bu gelişmenin devamını, olayın canlı şahidi olan Rauf Orbay'ın " Yakın Tarihimiz" isimli haftalık dergide yayımlanan hatıralarından aktaralım:

 

“Mustafa Kemal Paşa bizzat makine başında, gerekli tedbirleri alarak sarılması için, sağdan soldan bazı kuvvetleri tahrik etti. Bu arada -sonraları Sivas Mebusu olan ve istiklal Mahkemesince idama mahkum edilen- Halis Turgut Beyden de istifade edilmek istenmişti.

 

Halis Turgut Bey İttihatçı olduğu için (Tehcir meselesinden) çekindiğinden veya emniyet tertibatı alınmak maksadiyle - Sivas'tan dağa çıkmıştı -çağırdılar, geldi. Oturdu ve ilk söz olarak: "Ben evvelden ittihatçıyım, sonra da Türkçüyüm. Bunu bir kere bilin de, ondan sonra, ne arzu ederseniz söyleyin" dedi. Ben söylendim. "Şimdi İttihatçılık, Türkçülük meselesi yok, bir dava vardır" dedim. "Yok bilin de bir kere ondan sonra..." Biz de anlattık gitti."28

 

Halis Bey silahlı adamlarıyla Ali Galip'in Sivas'a saldırma ihtimaline karşı gerekli önlemleri almış ancak M. Kemal ve Kazım Karabekir Paşanın girişimleri sonucu Ali Galip Malatya istasyonunda toplanan birlikleriyle birlikte kaçtığından, fiili bir müdahalede bulunmasına gerek kalmamıştır.

 

Halis Turgut Beyin hanımı Natife Hanım, Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti'nin aktif üyelerinden olmuştur.29

 

Halis Turgut, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın Kurucuları arasındaydı. Atatürk'e karşı hazırlanan 1926 İzmir Suikastı davasından yargılanmış, önce on yıl sürgün cezasına çarptırılmıştır. Haksızlığa uğradığına inanan Halis Bey tekrar mahkeme huzuruna çıkmak ve suçsuzluğunu kabul ettirmek istemiştir. Ali Fuat Cebesoy'un "Siyasi mahkûmiyetler zamanla halledilir. Acele karar verip hemen harekete geçmeyiniz" uyarısına rağmen itirazında ısrarcı oldu. Mahkeme bu defa idamına hükmetti ve 14 Temmuz 1926 günü İzmir'de idam edildi.30

 

Halis Turgut, 12.8.1923 tarihinden itibaren II. TBMM'de Sivas Milletvekili olarak görev yapmış, idamı nedeniyle boşalan Sivas mebusluğuna ise Mehmet Şemsettin (Günaltay) seçilmiştir.31

 

Şekeroğlu İsmail ile birlikte (Mustafa) Hayri (Lütfullah) Sığırcı Bey de (1888 - 18.05.1932) evinden getirdiği eşyalar ile kongre binasının düzenlenmesine katkılar sağlamıştır. 1. TBMM'ye milletvekili seçilen Hayri Sığırcı Bey 5 Eylül 1920 tarihli Nisab-ı Müzakere Kanunu ile mebuslukla memuriyetin bağdaşmayacağı hükme bağlandığı için milletvekilliğinden 21 Ekim 1920'de istifa etti.32

 

Hayri Sığırcı'nın eşi Lütfiye Hanım İlkokul öğretmeniydi. Kızları eczacıydı, evleri ise Nalbantlarbaşı mevkiindeymiş.33

 

İnkılap hareketlerinin Sivas'ta öncülüğünü yapmıştır. Sivas Meclis-i Umumi-i Vilayet Azalığı ( İl Genel Meclisi üyesi) ve Sivas Belediye Başkanlığı yapmıştır.

 

H. Baki Derviş Devirmiş (1878-1960)

Şükrü Elçin yeni atandığı Sivas Lisesi'ndeki görevine 1939 Kasım ayı içerisinde başlar. Okul Müdürü Faik Dranas kendisine okulun idari işlerinde görevli Hacı Derviş'i kastederek: “Hacı Bey kongrede Atatürk'ün hizmetinde bulunmuştur, bir çok gözlemleri var, rica edin, size bir iki hatırasını anlatsın" der.

 

Şükrü Elçin hatırasında bu tanışmanın devamını şöyle anlatır:

 

Hacı Derviş (Devirmiş), herkesin sevdiği, saydığı, orta boyda, çocuk yüzlü, mahcup tabiatlı, ağzında piposu, iddiasız bir adamdı. Kendisine Atatürk'le nasıl tanıştığını sordum. O günlere tekrar giderek şunları anlattı: “Atatürk Sivas'a gelince Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reis-i Sanisi (İkinci Başkanı) Rasim (Başara) Beyden kendisine hizmet edecek bir adam bulmasını ister. O'da Hacı Dervişi gönderir. Paşa, müdür odasında çalışırken kapıyı vurarak içeri giren Hacı Derviş, kendisini Rasim Beyin gönderdiğini söyler. Atatürk kendisine uzun uzun bakar ve "Benimle çalışır mısın" diye sorar. Bir hafta süre isteyen Hacı Derviş'e "Memleketin bir hafta düşünmeye vakti yok, yarın kararını bildir" diye seslenir. Odadan çıkan Hacı Derviş, kapıyı vurmadan tekrar içeri girer ve "Gabul Paşam!" der.

 

Atatürk memnun olmuştur. Pantolonunun cebinden örme bir para kesesi çıkararak masanın üzerine döker ve “Al bunları çarşıya git, bana çok büyük bir hesap defteri satın al, gel" der.

 

Hacı derviş defteri getirdiğinde, bütün masrafları kuruş kuruşuna bu deftere yazmasını emreder. Bunun üzerine Hacı Derviş:

 

- Paşam, bu hengâmede senden kim hesap sorabilir" deyince,

- Çocuk, bir gün gelir, millet benden de başkasından da tek tek hesap sorar, cevabını verir.

 

Şükrü Bey, "Kongre günlerinde neler yaşandı Derviş Bey anlatır mısın?" dediğinde ise şunları anlatır;

 

"Kongrede herkes elinden gelen görevi yapıyordu. Ama en çok çalışan Atatürk'tü. Geceleri iki, iki buçuk saat uyuyordu. Hiç unutmam o uykuda iken ve gündüzleri odasında yalnız çalışırken bazı kimselerin koridorlarda birbirlerine fısıltı halinde’Bu Mustafa Kemal bekar adam. Ã?oluğu yok, çocuğu yok; ya padişah kazanırsa halimiz ne olur. O Köroğlu gibi dağlara çıkar, viran olası hanede evlâdı iyâl var' dediklerini yediğim ekmek gibi hatırlıyorum.

 

Ben bu konuşulanları Paşaya söyledim. Hiçbir şey söylemedi. Ertesi günü arkadaşlarını topladı. Türk- islam tarihinden misaller getirerek manevi havayı tazeledi.’Bir Türk devleti battığı zaman, tarihte mutlaka ikinci bir Türk devleti kurulmuştur' sözünü o konuşmada kendisinden duydum.

 

Sana bir şey söyleyeyim Şükrü Bey gardaşım, hepsi iyi niyetli, vatanperver idiler ama dört yüz dirhem inanan tek adam Atatürk'tü."34

 

H. Baki Derviş Devirmiş, Sivas Kongresi İdare Amiri olarak Atatürk'e dolayısıyla vatana değerli hizmetlerde bulunmuştur. Babasının bütün karşı çıkmalarına rağmen Atatürk'ün yanında çalışmıştır. Evinden getirdiği kavun ekmeği zaman zaman birlikte yediklerini ifade eden Hacı Derviş emekliye ayrıldıktan sonra Sigorta Müfettişi olan oğlunun yaşadığı Antalya'ya yerleşmiştir.

 

Mustafa Kemal Paşa, Temsil Kurulu ve beraberindeki arkadaşları dört ay kadar kaldıkları Sivas'tan 18 Aralık 1919 günü yoğun bir kar yağışı altında, üstü açık arabalarının içinde oldukları halde ayrıldılar. 2 Eylül günü nasıl karşılandılarsa, Ankara'ya giderlerken de Sivaslılar tarafından aynı coşku ile uğurlandılar. Her konuda Sivaslıların büyük desteğini gören Mustafa Kemal Paşa Sivas sınırlarını geçerken Sivas Halkı adına Vali Reşit Paşaya şu telgrafı çekmiştir:

 

"Vilayetiniz hududunu geçerken Sivas'ta hakkımızda göstermiş olduğunuz misafirseverliğe ve kıymetli yardımlara bir kere daha hep birlikte minnetlerimizi ve saygılarımızı sunarız."35

 

Atatürk, ne Millî Mücadele’de temas kurduğu Sivaslıları, ne de Sivas'ı unuttu. Mücadele arkadaşlarının bir kısmı TBMM'de uzun yıllar milletvekili oldu. Bir kısmı ise devrin politik şartlarında muhalif saflarda olmanın sıkıntılarını yaşadı...

 

Sivas ise genç ve yoksul Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en ciddi ağır sanayii yatırımları için tercih edilen iller arasında yer aldı.

 

1 Sivas'ta yapılan İzmir'in işgalini protesto mitinginin tarihi "Afet inan, Kurtuluş Savaşında Türk Kadını, TBMM Yay., 1984, s. ll"de 27 Mayıs 1919    olarak; Hadisat Gazetesindeki Miting haberi 25 Mayıs tarihlidir.Sivas'ta yapılan ikinci mitingin tarihi 4 Ekim 1919'dur.

2 Hadisat Gazetesi, 25 Mayıs 1919, S. 145. İstanbul.

3 Kadı Hasbi: Batum Sancağı Murgul bucağı 1869 doğumlu. Muhammed Hilmi Efendinin oğlu. İstanbul Mektebi Nüvvap'ta okumuş ve 3 Mayıs 1902'de bitirmiş. Elazığ, Adana kadılıklarından sonra 31 Ekim 1916'da Sivas Kadısı oldu. Eylül 1920’de Yargıtay üyesi oldu. Erzurum, Kayseri, Adana hâkimliklerinde bulundu. Sağlık sorunları nedeniyle emekli oldu. Adil, dürüst ve vatansever bir insan.

4 Süreyya Şehidoğlu, "Kadı Hasbi Efendi", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi C. X, S, 28, Mart, 1994.S. 209, 210.

5 K. Atatürk, Nutuk, (Sad. Zeynep Korkmaz), 1995, s. 18.

6 Kemal Atatürk, Nutuk, 1995, s.29. (Sad: Prof.Dr.Zeynep Korkmaz)

7 V. Cem Aşkun, Sivas Kongresi, Kamil Mat., Sivas, 1945, s. 62, 63.

8 C.R.Yularkıran(Neşr.), Reşit Paşanın Hatıraları, İst., 1939, s. 63, 64.

9 Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları DİB Yay., C.n, s. 287 (İstanbul Müftülüğü Meşihat Arşivi, D: 23- 1325)

10 VŞMHMC: Vilayet-i Şarkiyye Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti;

ŞAMHC: Şarki Anadolu MHC.

A ve RMHC: Anadolu ve Rumeli MHC.

11 Yularkıran, s. 37.

12 Hatıralar (Sivas Valisi Reşit Paşa'nın Hatıraları), SİSKAV, Yay. No: 2, Sivas 2001, s. 130.

13 Yularkıran, s. 32.

14 Yularkıran, s. 103.

15 Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadelede Erzurum, Ank., 1946, s. 64.

16 Aşkun, age., s. 110.

17 A. Necip Günaydın, Erzurum Kongresine Katılan Sivas Vilayeti Delegeleri, CÜ. Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Sivas 2002.

18 Bazı araştırmacıların iddia ettiği gibi İsmail Şekeroğlu’Din adamı’ değildir. (Recep Ã?elik, Milli Mücadelede Din Adamları, Emre Yay., İst.,1999, C.l, s. 309.)

19 Şekercizade İsmail Efendi'nin oğlu Ali'den torunu Nezahat Hanım ve damadı Galip Talı'dan alınan bilgiler.

20 Hatıralar ve Fotoğraflarla Atatürk Sivas'ta, SİSKAV, Yay. No: 7, Sivas, 2002, s. 122.

21 Erkan-ı Harp Ziya Bey(1888-1944), Osmanlı Mebusan Meclisi IV. Dönem Sivas Mebusu. I. TBMM'ye bu sıfatıyla katıldı. 7 Haziran- 21 Temmuz 1920 arası mebus görünmekte olup, hastalanması nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. (Demirel, s. 101) Kurmay Yüzbaşı olarak Orduda görevler yaptı. Son yıllarda Sanat Okulu'nda müdürlük yaptı. Pirkinik Köyünde sahip olduğu arazilerinde çiftçilik de yapmıştır.

22 A. Turan Alkan, “İstiklal Mahkemesi'nin Sivas Günleri ve Muhaliflerin Tasfiyesi II-III" Tarih ve Toplum, S. 63-64, Mart- Nisan 1989.

23 A. Necip Günaydın, Milli Mücadelede Sivas ve M. Kemal Paşa, Sivas, 2000, s.41.

24 Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, TTK. Yay., Ank., 1986, s. 14,15,16.

25 İğdemir, s.43.

26 Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, TTK, 1997, C. l,s. 317.

27 Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, C. IV,s. 1521,1522. Ank., 1968-1969.

28 "Rauf Orbay'ın Hatıraları", Yakın Tarihimiz, S. 30, C.3, s.l 12,1962, İst.

29 Bekir Sıtkı Baykal, Millî Mücadele'de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Ata. Arş. Mrk.. Yay., Ank., 1996, s. 40.

30 Ali Fuat Cebesoy, Siyaset Hatıralar Lozandan Cumhuriyete, Temel Yay., İst., 2002, C.2, s.229, 230.

31 Işıl Ã?akan, Türk Parlamento Tarihinde II. Meclis, çağdaş yay., 1999, s.74, 83, 86.

32 Ahmet Demirel, Birinci Meclis'te Muhalefet, İletişim Yay., 1995, s.101.

33 Lütfiye Sığırcı Hanımın Fevzi Paşa İlkokulu'ndan öğrencisi olan annem Semiha Günaydın'dan (d. 1929) aldığım bilgilerden,

34 Şükrü Elçin, Hikaye'den Hatıra'ya, Akçağ Yay., s. 81, s. 114. (Sivas Lisesi 110. yıldönümü özel Sayısı’ndan)

 

35 Yularkıran, s. 161.

 

 

Kaynak: C. Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Okutmanı Necip Günaydın

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.