pendik escort bayan
ak

Sivas'ın Kültürü

27.05.2014 - 18:40, Güncelleme: 27.05.2014 - 18:40
 

Sivas'ın Kültürü

Sivas tarihinin çeşitli dönemlerinde muhtelif devletlere başkentlik yapması en önemli ticari ve kültürel hüviyete sahipliği ile, her dönemde yapılan sayısız eserlerle doludur.

Bunlardan bazıları zamanımıza kadar gelmemiştir. Bazıları hala insanı karşısında hayran bırakacak bir güzellikle ayakta durmaktadır. Selçuklular döneminde kültürel hayatın canlılığı nedeniyle, medreseler, camiiler, türbeler ticari hayatın hareketliliğinden dolayı han, kervansaray ve imaretler Osmanlıların son dönemlerinde ise bayındırlık hizmetlerinin yoğunluğu ile dikkat çekicidir.   Bu eserler sanat açısından birer şaheserdir. Bir nevi Sivas, tarihi eserler yününden açık hava sanat galerisi görünümündedir. Tek tek incelendiğinde taşların hamur gibi yoğrulduğu, inançla beslenen ruh güzelliğinin zarif parmaklarla birer abide kurmak üzere nakşedildiği görülmektedir. Medreseler, camiler, türbeler, hanlar ve köprüler olarak inceleyebileceğimiz tarihi eserlerden önemlileri şunlardır.     Sivastaki Medreseler   Şifaiye Medresesi : Taç kapısı üzerinde yer alan kitabesinde Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus tarafından 1217 M. yılında inşa ettirildiği yazmaktadır. Anadolu'daki Selçuklu tıp sitelerinin ve hastanelerin en büyük boyutlusudur. Hastane 48x68 m. ölçülerinde olup üzeri açık, iç avlusu 22x32 m. ölçülerindedir. 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrilmiş, I. Dünya Savaşı esnasında levazım ambarı olarak kullanılmıştır. Genç yaşta hastalanan İzzettin Kevkavus vasiyeti üzerine çok sevdiği Sivas'a yaptırdığı Şifaiye'deki türbeye getirilerek 1220 yılında defnedilmiştir. I. Izzettin Keykavus; bilgin, iyi huylu, şair bir insandı. Genç yaşta hastalanması sebebiyle tıbba ve hekimlere çok önem vermiştir. Babası III. Gıyasettin Keyhüsrev, hocası Mecdeddin Ishak, halası Gevher Nesibe, karısı Mengücekli Behram Şah'ın kızı Selçuk Hatundur.   Binada taş ve tuğla malzeme karışık olarak kullanılmıştır. Selçuklu yapılarında olduğu gibi taç kapısı süslemelerine önem verilmiştir. Dışarı doğru taşıntılı taç kapı alınlığının sağında ve solunda aslan ve boğa kabartmaları yapılmıştır. Taç kapı da; pencere bordürlerinde, ana eyvan cephesinde Rumi tezyinata önem verilmiştir. Dikkatle incelendiğinde stilize çift başlı kartal ve kuş motifleri olduğu ortaya çıkar. Ana eyvanın sağında ay sembolünün içinde örgülü saçları olan bir hanım başı ve çevresinde kelime-i şahadet yazılıdır. Ana eyvanın solunda ise; bir güneş sembolü ve ortada bir erkek başı figürü yer almaktadır. Bugün bu figürler tanınmayacak haldedir. Gerek taç kapı cephesi, gerek pencereler, gerekse ana eyvan cephesi iç içe geçmiş yıldız biçiminde zarif motiflerle kaplıdır. Darüşşifa'nın güney eyvanı I. İzzettin Keykavus'a türbe olarak ayrılmış ve inşa edilmiştir. Türbe kare bir plana sahip olup ongen tuğla örgülü bir kasnağa sahip kubbe ile örtülü ve sivri külahlıdır. 1220 yılında vefat eden I. İzzettin Keykavus'un sandukasından başka, hanedanına mensup on iki mezar sandukası daha yer almaktadır. Türbe cephesi, Selçuklu sanatının zengin çini süslemelerine sahiptir. Süslemede geometrik geçmeler, yıldızlar, kufi yazılar, mavi, lacivert, firuze ve beyaz renkleri ile şifa hanenin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Bu çini süslemeyi yapanın Ahmed Bekirül Marendi olduğu sağ pencere üzerindeki alınlıkta yazılıdır. Üstteki büyük çini kabartma kitabede; "Biz geniş saraylardan dar kabirlere çıkarıldık. Malın mülkün bana fayda vermedi, saltanatım mahvoldu." Fani dünyadan ahrete yolculuk günü 617 Şevvalin dördü anlamına gelen bir yazı kuşağı yer almaktadır.1220 tarihli en eski vakfiyeye de sahip olan ve dönemin tıp öğrenimi yapılması yanında hastane olarak hizmet veren Şifaiye Medresesi Selçuklu döneminin şaheserlerinden birisidir. Gök Medrese : Batı yönünde giriş kapısının yer aldığı ana portal üzerindeki kitabesinden anlaşıldığına göre 1271 yılında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır. Taç kapısının yan sütunca başlıkları üzerinde karşılıklı olarak yazılı imzaya göre Gök medresenin mimarı Konyalı Kaluyan'dır.   Gök Medrese açık avlulu dört eyvan şemasının uygulandığı iki katlı olduğu iddia edilen bir medresedir. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıda mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi genel görünümünü etkilemektedir. Ayrıca sırlı tuğla ve mavi çini işçilikli tuğla örgülü minarelerde taç kapıya daha da önem kazandırmaktadır. Cephenin solunda üç dilimli kemeri, iki satırlık kitabesi ve üç yönü dolaşan geometrik bordürüyle çeşmesi cepheyi daha hareketlendirmiştir. Bu hareketliliği sağ ve sol tarafta bezemeli pencereler ve bekitme kuleler tamamlamaktadır. Medrese taç kapının üst iki köşesinde iç içe girmiş hayvan başları doldurmaktadır. Koç, domuz, aslan, yılan, ejder başlarının tanındığı bu kompozisyonda burç işaretlerinin kast edildiği iddia edilmektedir. Türklerin on iki hayvanlı takvimlerinde de bu hayvanların bir kısmı mevcuttur. Türk takviminin hayvanları da şunlardır; Fare, sığır, pars, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek ve domuzdur. Minare kaidelerinden aşağı doğru inen mermer yüzeyde büyük boyutlarda geometrik, yazı ve bitkisel motifler simetrik durumda ve plastik görünümünde yapılmıştır. Medreseye girişte sağda mescidi bulunmaktadır. Ahşap minberi sonradan yapılmıştır. Mihrabın büyük bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir. Çini ile kaplı olup üzerinde Ayet-el Kürsi yazılıdır. Üçgenler ile kubbeye geçişin sağlandığı mescidin kubbesi ve etekleri de çini tezyinatlıdır. Girişin solundaki kare planlı kubbeli oda ise Dar-ül Hadis bölümüdür. İç duvarları sıvanmıştır. Üzeri açık dikdörtgen planlı iç avlunun ortasında bir havuzu olması gerekir. Bugün yapının içinde bu havuzun mermer taşları hala durmaktadır. Anadolu’da bilinen en büyük Selçuklu havuzudur. 22 köşeli poligonil bir plana sahiptir. Avlunun kuzey ve güneyinde altı sütun üzerine inşa edilmiş bir revak kısmı bulunmaktadır. Bu revakların gerisinde küçük kapılardan hücrelere girilir. Doğu yönündeki ana eyvanı yıkılmış yerine mevcut taş ve kitabelerle bir duvar örülmüştür. Kuzey ve güneydeki yan eyvanların içi çini tezyinatla süslüdür. Çifte Minareli Medrese : Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. XIII. yüzyılın yarısından sonra Anadolu Selçuklu tarihinde imar faaliyetleri ve dönemin kültür hayatı ile önemli bir devresi olarak görülür. Bu yüzyılın içerisinde Buruciye Medresesi, Gök Medrese ve Çifte Minareli Medrese gibi taş, tuğla ve çini sanatının Anadolu da en önemli yapıtlarını meydana getirmişlerdir.   Bugün doğu yönünde yer alan medrese girişinin taş süslemeli cephesi büyük boyutları ve tuğla-çini örgülü iki minaresi ile dikkati çekmektedir. Sivas Gök Medrese Erzurum Çifte Minareli Medrese ile benzerlik gösteren yapının iki katlı olduğu öğrenilmektedir. Ön yüz, ortada iki minareli taç kapı, iki yanındaki pencere ve köşe kuleleri ile kompoze edilmiştir. Ön yüzündeki süslemeli pencereler yerleştirilirken bir simetri aranmamıştır.   Cephedeki taş süsleme ve oran itibariyle mimari bir olgunluğun yanı sıra aynı süslemeyi tekrardan kaçınan bir anlayışın hakim olduğu göze çarpar. Böyle bir uygulama ile daha canlı, hareketli, ışık-gölge oyunlarını kuvvetlice hissettiren bir cephe elde edilmiştir. Taşın yanısıra sırlı tuğla ve çinilerle bezeli iki minaresi bu olgun ve doyurucu kompozisyonu renklendirmiştir. Taç kapının solunda, üç dilimli küçük bir niş içinde bugün okunmayacak kadar tahrip olmuş bir yazı görülür. Bu yazıda amel-i üstat zorlukla okunabiliyor. Bu yazıdan mimarının adının yazılı olduğu anlaşılıyor. Kesin olmamakla birlikte Konyalı Kaluyan veya keluk Bin Abdullah olduğu sanılmaktadır. Buruciye Medresesi : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır.   Sarımtırak renkli taşların oyma olarak yapılan giriş kapısı ve avlu karşısındaki iç cephe, devrin Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerindendir. Yapı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri açık avlu etrafındaki sütunlu revaklar ve bunların gerisinde bulunan hücrelerden oluşmaktadır. Giriş kapısının sol yanında mavi ve siyah çinilerle süslü türbe hücrede medrese binasını yaptıran Burucerdioğlu Muzaffer Beyin ve çocuklarının mezarları bulunmaktadır. Vakfiyesinden binada bir de kütüphane bulunduğu anlaşılmaktadır. Mukarnas kavsaralı bir nişin belirlediği taç kapıda dışa taşıntılı rozetler dikkati çekmektedir. Cephenin her iki köşesindeki demet payelerden oluşan köşe kuleleri yazı kuşağı ve pencereler cepheyi zenginleştirmektedir. Taş işletmeciliğinde ağırlığın taç kapıda yer aldığı görülür. yıldız, rumi ve geometrik motifler yüzeysel ancak bir dantel gibi işlenmiştir.       Sivastaki Müzeler Sivas Müzesi (Buruciye Medresesi) : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yapılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır. 1968 yılından beri Sivas müzesi olarak kullanılmaktadır. Şimdi orta avlusunda arkeolojik ve taş eserler sergilenmektedir. Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi : 1892 yılında Sivas Valisi Memduh Paşa tarafından yapılmıştır.1981 yılına kadar okul olarak kullanılan bina; onarım ve teşhir tanzimi gerçekleştirilerek, 1990 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. İçinde; Sivas Kongresine ait dokümanlar, Atatürk'e ait özel eşyalar, resimler ve yöreye ait etnografik eserler sergilenmektedir.   Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül -18 Aralık 1919 tarihleri arasında "Milli Mücadele Karargahı" olarak kullanılan bina Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yer tutmaktadır.   Binanın 12 Rebiulevvel 1310 H. (5 Ekim 1892) tarihinde Sivas Valisi Mazlum Paşazade Mehmet Memduh Bey tarafından mülki idare binası olarak yaptırıldığını belirten dört satırlık kitabe, halen Sivas müzesinde bulunmaktadır.   XIX. Yüzyılın Genç Osmanlı Dönemi sivil mimarlık örneklerinden biri olan yapı, üç katlı ve iç avluludur. Dış cephelerinde taş, iç mekanlarda ise ahşap ana malzemedir.   Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına üç buçuk ay süre ile resmi karargah olarak tahsis edilen bina; Sivas Kongresi içtimalarının burada yapılmış olması Anadolu’daki Milli Mücadele hareketinin teşkilatlandırılarak millet iradesinin her türlü baskının, kişi ve zümre idaresinin üstünde olduğunun bütün dünyaya ispatlanması ve Cumhuriyet yönetiminin temellerinin burada atılmış olması ile tarihi bir hüviyet kazanmıştır.   Sivas Kongresine 19 vilayeti temsilen 32 üye katılmıştır, ancak illerden seçilerek kongreye sonradan dahil olan delegeler·nedeniyle bu sayılar değişiklik göstermektedir. Yapıldığı tarihten itibaren okul binası işlevini sürdüren yapı; İdadi, Sultani, Sivas Lisesi, Kongre Lisesi adları ile anılmıştır,1930 yılındaki bir tadilatla Doğu cephesindeki esas giriş batı cephesine alınmış çatısı sacla kaplanmıştır. 1981 yılına kadar Lise olarak hizmet veren binanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in direktifleri üzerine müze haline getirilmesi yolunda girişimlerde bulunulmuştur.1984 yılında Kültür ve 'Turizm Bakanlığı'na devredilen Kongre Binası; Bakanlığımız Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce aynı yıl başlatılan müze amaçlı restorasyon ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucunda: bodrum kat depoların, laboratuar ve fotoğrafhanenin yer aldığı mekanlar,zemin kat Etnografya Müzesi,üst kat ise Atatürk ve Kongre Müzesi olarak düzenlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliyenin bir müddet karargah olarak kullandıkları ve o tarihlerde Sultani olan müsamere salonunda 4-12 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresinin İştimaları yapılmıştır. Tarihi Kongre Salonu ve Atatürk'e ait çalışma ve dinlenme odası, Kongrenin yapıldığı günlerdeki hali ile muhafaza edilmektedir. Üst katta ayrıca; kongre öncesindeki olayların, Mustafa Kemal Atatürk'ün kongre hazırlığı ile ilgili tamimlerinin ve bildirilerinin sergilendiği salon; o zaman ki muharebenin temelini oluşturan telgraf odası; Sivas Kongresi ile ilgili tutanakların yer aldığı salon; merkezi Sivas'ta kurulmuş olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine ait bildirileri ve haberleri içeren belgeler ile İrade-i Milliye Gazetesinin basıldığı salonlar mevcuttur. Sivas Kongresi sırasında ve sonrasında Sivas'ta alınan tüm kararlara ait belgelerin; Cumhurbaşkanlığı Köşkü-Atatürk Özel Arşivi, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı arşivlerindeki asıllarından alınan örnekleri müzede sergilemektedir.   Sivastaki Camiler   Ulu Camii : Kendi adı ile anılan mahallededir. Sivas müzesinde bulunan kitabesine göre 593 H.(1196-1197M.)yılında Kızılarslan Bin İbrahim tarafından yaptırılmıştır. 31*54m. iç ölçülerinde ve yaklaşık 1674m2'lik bir alana oturan dikdörtgen planlı camiinin üst örtüsü düz dam şeklindedir. Güney duvarına dik olarak uzanan 11 sahanlı asıl ibadet alanında toplam 50 yığma ayak bulunmaktadır.   XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen tuğla örgülü, silindirik gövdeli minaresinde 116 basamakla çıkılmaktadır. Sekizgen kaidesinde kufı yazı şeritleri firuze renkli sırlı tuğladandır. Gövdede kilitli örgü sistemi aralıksız devam eder. Kaide, gövde ve şerefe altı firuze renkli çinilerle süslenmiştir. Kale Camii : İlimiz Selçuk Parkı içerisindedir. III. Sultan Murat’ın vezirlerinden Sivas Valisi Mahmud Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılmıştır. Asıl ibadet alanı kare planlı, üzeri yüksek bir kubbe ile örtülüdür. Beden duvarları kesme taşlarla inşa edilen camiinin kuzeybatı köşesinde yer alan tuğla örgülü minaresi on altıgendir. Plan tertibi, mimari üslubu, süsleme elemanları ve ince uzun, zarif minaresi ile Sivas'taki Osmanlı camilerinin en güzelidir. Bu camilerimizden başka diğer camilerimiz ise; Meydan Camii(1564), Aliağa Camii(1589), Alibaba Camii(XVI.Yüzyıl) sayabiliriz. Sivastaki Türbeler   Ahi Emir Ahmed Türbesi : Tokmakkapı Mahallesinde Kurşunlu Hamamı karşısındadır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Ahi Emir Ahmed için yaptırılmıştır. Kare kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdesi ve pramidal külahı ile tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. XIV. yüzyılın ilk yansında Sivas'ta esnaf teşkilatı olan Ahiliğin önemli bir yeri olduğunu ispatlamaktadır. Güdük Minare : Kare kaide üzerine, silindirik tuğla örgülü bir gövdeye sahip oluşu ve kısa bir minareye benzemesinden dolayı halk dilinde "Güdük Minare" adıyla şöhret bulmuştur.1347 yılında vefat eden Ertanoğullarından Şeyh Hasan Beye aittir. Abdülvahabi Gazi Türbesi : Türbe ve tekkeler içinde özel bir yeri ve önemi bulunan Abdulvahabi Gazi Türbesi Sivas'ta halkın çok önem verdiği ve ziyaret ettiği türbedir. Abdulvahabi Gazi Anadolu'nun fetih devri evliyasındandır. Kötü alışkanlıklarını terk etmek, bela ve uğursuzluktan kurtulmak isteyenlerin dua ettikleri yüz sürdükleri ve şifa buldukları bir türbedir. Şemseddin Sivasi Türbesi : Atatürk caddesi üzerindedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Koca Hasan Paşa tarafından 1564 yılında yaptırılan Meydan Camiinin kuzeybatı yönünde camii avlusu içerisinde yer almaktadır. Türbenin duvarları kesme taştan olup, iki bölüm halinde 1600 yılında inşa edilmiştir. Dıştan sekizgen bir kasnağa sahip tek kubbeli birinci kısmında Şemseddin Sivasi'nin, ikinci kısımda ise 20 adet sanduka bulunmaktadır. Şemseddin Sivasi Tokat'ın Zile ilçesindendir. Kırka yakın eser sahibi alim, fazıl ve arif zat olup, Halvetiye Tarikatına bağlı Şemsiye kolunun kurucusudur. Sivas il merkezinde diğer türbeler ise; Şeyh Çoban Türbesi (XIV. yüzyıl ortaları), Şeyh Erzurumi Türbesi, Kadı Burhanettin Türbesi, İncili Hanım, Mum Baba, Süt Evliyası, Akbaş Baba gibi önemli Türbeleri sayabiliriz. Sivastaki Hamamlar Sivasın Hamamları   Kurşunlu Hamamı : Sivas'ın en büyük hamamıdır. 1576 yılında Sağır Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kadın ve erkek olmak üzere bitişik olarak inşa edilmiş bir çifte hamamdır. Klasik Osmanlı hamamlarının tüm belirgin özellikleri bu hamamda görülür. Kesme taşlarla İnşa edilen hamam bir zamanlar tuz deposu ve bir aralık erkek kısmının soyunmalık kısmı cami olarak kullanılmıştır. 1950 yılında esaslı bir şekilde onarılarak kullanılır hale getirilmiştir.   Sivas’ta bulunan başka önemli olarak; Meydan Hamamı, Kale Hamamı kalıntısı, Mehmet Ali Hamamı, Eski Paşa Hamamı, Çay Hamamı (Sütlü Hanım) ve Şirinoğlu Hamamlarını da sayabiliriz.  Meydan Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde, Meydan Camisi’nin karşısında bulunan bu hamam 1564 yılında yaptırılmıştır. Kurşunlu Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde, Ahi Emir Caddesi üzerinde bulunan bu hamam Sivas Valisi Behrampaşa tarafından 1576 yılında yaptırılmıştır. Eskipaşa Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde, Uluanak Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Mehmet Ali Hamamı (Merkez) Sivas Akdeğirmen Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVII.-XVIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Firuz Ağa Hamamı (Merkez) Firuz Ağa Hamamı 1546 tarihli vakfiyesinden öğrenildiğine göre XVI.yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Bu hamam ile ilgili kaynaklarda başka bir bilgi bulunmamaktadır. Firuz Ağa Hamamı günümüze gelememiş, bugün yeri de bilinmemektedir. Kale Camisi Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde, Vezir Mahmut Paşa tarafından Kale Camisi ile birlikte 1580 yılında yaptırılmıştır. Cami ve hamamı içeren 1584 tarihli bir vakfiyesi bulunmaktadır. Hamamcıoğlu Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelememiş, vakıf kayıtlarında da yapımı ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Yapı üslubundan XVI.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan dikdörtgen planlı olduğu, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hamam günümüzde harap bir durumdadır. Taş Hamam (Merkez) Sivas il merkezinde Buruciye Medresesi’nin yanında bulunan bu hamam 1985 yılında çevre düzenlemesinin yapılması sırasında yıkılmıştır. Paşabostan Hamamı (Merkez) Sivas ili Paşabostan Mevkii’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi bilinmemektedir. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamam, dört eyvanlı plan şemasında yapılmıştır. Şirinoğlu Hamamı (Merkez) Sivas il merkezinde bulunan bu hamam 1904 yılında yapılmıştır. Banisi bilinmemektedir.   Sivastaki Köprüler Eğri Köprü : Sivas'ın 3 km. güneydoğusundadır. Sivas-Eski Malatya yolu ve Kızılırmak'ın üzerinde 18 kemerli olan bu köprü ile geçilir. Uzunluğu 179.60m. eni 4.55 m'dir. Aynı doğrultuda olmadığı için Eğri Köprü denilmektedir. Kitabesi olmadığı için hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.   Bundan başka önemli olarak Kesik Köprü, Yıldız Köprü ve Boğaz Köprülerini sayabiliriz.   Halk Şairleri ve Ozanlar   Şüphesiz halk şairlerimizde diğer sanatçılarımız gibi birbirinden ayrı özelliklere sahiptir. Hiçbir şair, ötekine tıpa tıp benzemez. Ama hemen hemen hepsine aynı gelenek ve törelerden geldikleri için birbirine benzer yanlarıda eksik değildir. Bazı şairlerin hepside şiirlerini sazla çalıp çağırırlar. Halk şairi ile sazını birbirinden ayıramayız. Keramet sazdamıdır, sözdemidir bilemeyiz? Aşık sazına gözü gibi bakar. Aşık Veysel'in; "Ben ölürsem sazım sen kal dünyada , Gizli sırlarımı aşikar etme" deyişi elbette ki çok anlamlıdır. Şairlerimizin hemen hepsi aşk, ölüm, hasret, yiğitlik, tabiat, din gibi temalar işlemişlerdir. Aşk konusu baş köşeyi tutmaktadır. Ölüm karşısında şairlerimizin uysal, teslimkar ama alabildiğine üzüntülüdür. Ölümün bıraktığı yıkımlar, kayıp olan güzellikler dostluklar terennüm edilir. Sivas'ın şair ve aşıkları şunlardır: Şemseddin Sivasi, Pir Sultan Abdal, Ruhsati, Kul Himmet, Suzi, Aşık Veysel, Zaralı Halil Söyler, Mesleki, Aşık Talibi, Recep Kamil, Şeyh Halit. Diğer aşıklarımız ise; Sefil Selimi, Aşık Talibi, Gürünlü Aşık Rıza, Ali İzzet Özkan, Veysel Cehdi Kut, Kul Gazi, Feryadi, Belcikli Seyit, Karasarlı Seyit, Aşık İsmeti, Ali Dayı, Şükrani, Nuri Sivasi, Kul Himmet. Tabiat teması da Sivas şairleri tarafından en iyi şekilde işlenmiştir. Şairlerimizin en zengin yanlarından birini teşkil etmektedir. Çeşitli hayvanlardan tasvir edilerek tabiat manzarasını tamamlar. Tabiatın güzellikleri yanında çeşitli afetlerde şairin, ozanın gönlünde dile gelmiştir. İşte o zaman şiir olmuş, destan olmuş, türkü olmuş. Anadolu yaylasına göz atıldığı zaman Sivas'ın aşıklar yatağı olduğu görülür. Sivas şairleri aynı zamanda Sivas büyükleridir . Hepside en duru en özlü Türkçe ile söylemişlerdir. Türküleri, deyişleri günlük müzik yaşantımıza girmiştir. Radyo ve televizyon programlarında hemen hemen hepsinin türkülerine yer verilir. Yurttan sesler Korosunun kurucusu halk müziğinin derleme ustası Muzaffer Sarısözen'i anmadan geçemeyiz. Ayrıca masal üstadı Eflatun Cem Güney, Tevfik Aksoy Kayabeyzade, Memduh Bey günümüz şairlerinden Vehbi Cem Aşkun edebiyat dalında denemeler yapmış; radyo sanatkarlarından Ömer Altuğ, Emel Sayın ve Selehattin Erorhan da Sivas' ta yetişen Türk musiki ve halk müziği ses sanatçılarıdır. Halk şairlerimizin özelliklerini anlatan bazı ünlü değişlerini şöyle sıralayabiliriz. AŞIK VEYSEL 1894 yılında Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Babası Karaca Ahmet, annesi Gülüzar Hatun' dur. 7 yaşına geldiğinde gözünün birini yakalandığı çiçek hastalığından kaybetti. Diğer gözüne perde indi. Çok geçmeden iki gözünüde kaybetti. Oyalanması için babası Aşık Veysel'e bir saz aldı. Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından dersler aldı. Önceleri Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Aşık Kerem, Aşık Erzurumlu Emrah gibi ustaların türkülerini söyledi. 1933 'te Cumhuriyetin 10. Yılı için yazdığı destanının yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramındaki başarısı dikkat çekti. Ahmet Kutsi Tecer'in de yardımlarıyla Veysel kırk yaşından sonra kendi eserlerini vermeye başladı. Çeşitli Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yaptı. Aşık Veysel, İki kez evlendi. İki oğul, dört kız babasıdır. Şiirlerinde yurt sevgisi, kardeşlik, birlik ve okuma sevgisi işledi. 21 Mart 1973 tarihinde "Sadık Yarım" dediği kara toprakla kucaklaştı.   Sivas Mutfağı Yemekleri   İl mutfağı tarım ürünlerine dayanmaktadır. Harman sonunda (sonbahar) kışlık yiyecek hazırlıkları başlar. Un öğütme, bulgur dövme, çekme, erişte, kadayıf, salça yapımı, sebze kurutma, etlik kesimi bunların başlıcalarıdır. Yöre yemekleri daha çok unlulara dayanmaktadır. Keş, peskütan, çökelek, süt ürünlerinden hazırlanan yiyeceklerdendir. Yöre yemekleri genellikle kırsal kesimlerde yazları ayranlı, pancarlı çorba, madımak, evelik, düğücek aşı gibi yemekler yapılır. Kışları ise tırhıt, sübüra, kelecoş, tarhana, içli köfte, hingel gibi hamurlu yemekler yenmektedir. Kentte genellikle sebze yemekleri yapılmaktadır. Sivas kebabı ünlüdür. Tandırda kül çöreği, fotla, patates yada peynirle yapılan kömbe, kete, lavaş yörede yaygın ekmek çeşitlerindendir.   Sivas Yöresel Sözlük   Sivas ağazı, sivas yöresel kelime ve ifadeleri: Abrası olmak : Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek Ağartı : Süt, yoğurt gibi yiyecekler Ağlenmek : Araba için: durmak, eğlenmek Aleşmek : Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak Ahıldane : Herkese akıl veren, bilgiçlik satan Ahraz : Dilsiz Aktarmak : Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek Alayı : Hepsi, tümü Al karısı : Lohusalara geldiğine inanılan efsanevi yaratık Anışdırmak : Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak Arık : Zayıf Arlanmak : Utanmak Atlı : Edepsiz Avgun : Su taksimatının yapıldığı oyuk taş Avkalamak : Elleri ile sarsmak Avuz : Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü Ayıtlamak : Ayıklamak Aynı gelmek : Mektubun cevabı gelmek Ayrıksı : Uyumsuz Azınsımak : Az bulmak, yeterli bulmamak Babalanmak : Zıkkımlanmak anlamında yemek Bacılık : Ahret kardeşliği Bad : İnce bulgurla yapılan etli dolma içi Bağdaş kurmak : Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak Batal : İri, büyük Bayah, bayahtan : Az önce, demin Bekitmek : Sağlamlaştırmak, tutturmak Beslek : Hizmetçi, besleme Bezirgân pilavı : İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı Bezmek : Usanmak Belemek : Çocuğu kundaklamak Bıldır : Geçen yıl Bibi : Hala Bir cimcik : Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir. Bir goşam : İki avuç dolusu Bişgel : Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek Bişirim : Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi Bun : Bunalma hali, sıkıntı Burunlamak : Kıymet vermemek Büngüldemek : Kaynamak Cambaz : Hayvan alıp satan kimse Camuz : Manda Can leğeni : İçinde ölü yemeği yapılan büyük leğen Cazı : Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın Ceht : Bir şeyi yapmaya kararlı olma Cingan : çingene Ciyiş : Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın Cıbır : Yoksul, parasız Culuk : Hindi Cücük : Civciv Çalınmak : Bir şeyi etrafta acele ile aramak Çeç : Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını Çecik : Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı Çemkürmek :Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması Çemrenmek : Paçaları sıvamak Çepük : Alkış Çelpeşük : Çalpak iş, karışık, dolaşık Çevrüntü : Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak Çığırmak : Çağırmak, türkü söylemek Çığrık : Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç. Çıngı : Kıvılcım Çıtlatmak : Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak. Çimmek : Yıkanmak Çir : Ekşi kaysı kurusu Çor : Hastalık, dert Çöçelenmek : Konuşamamak, bir iş yapamamak Çöğlenmek : Bir tarafı eğilip devrilmek Çördük : Küçük yabani armut Çullu : Varlıklı Çulsuz : Fakir, berduş Dadanmak : Alışmak Dalamuk : İnce yapılı, narin Darazımak : Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması Darıkmak : Darda kalmak Dartılmak : Kibirlenmek. Dartıla dartıla iş görmek: Yavaş ve salınarak iş görmek  Dayak : Destek Deli depek : Dengesiz insan Dene : Dane, buğday Depme : Yünden dokunmuş büyük un çuvalı Devlik görmek : Kış hazırlığı yapmak Devrisi gün : Ertesi gün Dındıklamak : Fazla incelemek Dilmek : İnce doğramak Dinelmek : Ayakta durmak Dingildemek : Oynamak Dirliksiz : Geçimsiz Dolak : Başa veya dize dolanan uzun yün örgüsü.  Donak : Giyim, kuşam, süs Donanmak : Giyinmek Döşürmek : Toplamak Döşürüksüz : Tertipsiz, iş bilmeyen kadın Dulda : Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer Duluk : Yanak Düğülcek : Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır Düremeç : Ekmek arasına peynirvb. Konularak hazırlanan yiyecek Düve : Bir yaşındaki inek Düven : Döğen. Biçilmiş ekinleri sürmek için kullanılan altına çakmak taşları konulmuş ve öküzler tarafından çekilen tahta.  Düzayak : Merdiveni olmayan, bir katlı ev. Eccük : Azıcık Eğin : Sırt Eke toka : Bilmiş, büyümüş Ekis nükte yapmak : Alaycı ve kırıcı konuşmak Eksük görmek : Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak Ekti oğlak : Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir. Elçim : Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün. Elleşmek : İlişmek Em : Merhem, ilaç Eme : Babanın kız kardeşi Emiceklik vermek : Umut vermek, güvendirmek Evme : Acele etmek Erinmek : Üşenmek Farfara : Çok konuşan, ağzı kalabalık Fing atmak : Ordan oraya durmadan gitmek Firik : Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri Farımak : Yaşlanmak, kocamak Fetil : Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği Gabala : Toptan Gadinge : Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri Gamga : Odun parçası. Garametli : Talihsiz, kadersiz Geçmiş : ihtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş Gelberi : Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet Gejgere : İki kollu küçük sedye Gevşemek : Geviş getirmek Gicişmek : Kaşınmak Gıdik : Keçi yavrusu Gılik : Ortası delik ekmek Görümcağız : Küçük görümce Gursaklı : Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu Gübür : Çöp, pislik Gümen : Şüphe, bilinmeyen Gümenli : Hamile Güvermek : Otlar için: yeşermek. Bir yere çarpma sonucu vücudun morarması Güvertme : Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban Harar : Yünden dokunmuş çuval Hasput : Kağnı tekeri Hasuda : Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı Havflenmek : Korkmak Hayvah : Eyvah Hedik : Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı Helki : Su kovası Herslenmek : Hırslanmak, kızmak Hırtlak : Gırtlak Hızan : Yoksul Horam : Bir elin kavrayacağı ot Hozan : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı Ihmak : Çökmek Ismarıç : Başkası için alınacak şey, sipariş  İki tek : Az İleğen : Leğen İndiriş etmemek : Tenezzül etmemek İskemi : Sandalye İşkillenmek : Şüphelenmek İşmar : Göz kırpma, işaret İt dirseği : Arpacık Ivga vermek : Kışkırtmak İyeşmek : Sürtüşmek, zıt gitmek Kanatlı : Evin iki yana açılan sokak kapısı Kanayak : Kadın Kanlı : Katil Karış : Beddua Karmak : Arkasından konuşmak Kârınsıma : Kâr sayma Katık : Ayran Kavramak : El ile ekin yolmak Kavum hısım : Akrabalar Kavurma herlesi : Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba Kaygana : Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek Keçe delen : Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur Kehle : Bit Kelecoş : Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba Kelik : Eski ayakkabı Kemçük : Dişsiz Kenger : Sütünden sakız yapılan ot Kesek : Tarlada iri ve sert olan toprak parçası Kesmük : Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman Keşik : Sıra Kete : İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek Kıyımsız : Cimri Kızıllanmak : Kıskanmak Kızı olacağı : Üvey kızı Kivra : Kirve, sünnet babası Kor (Kör) : Çukur, mezar Kömbe : Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek Köp : Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı Köremez : Süt yoğurt karışımı bir yiyecek Kötülemek : Sağlığı bozulmak, hastalanmak Közlemek : Ateşte kızartmak Kurcalamak : Karıştırmak Kuşhana : Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan Küflet : Ev halkı, külfet Kürük : Eşek yavrusu Mahana : Bahane Malamat : Etrafa rezil olmak Mısmıl : İyi, temiz Mundar : Murdar. Pis, temiz olmayan Mundar etmek : Bir şeyi ziyan etmek, bozmak Müzevir : Fitneci Nâlet : Lânet Natır : Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli Nekes : Cimri Nemârek : Neyime gerek Nemrut : Asık suratlı, çehresiz Nörüyon : Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun? Onmak : İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak. Ovmaç : Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek Oynaş : Dost Öcbelemek : Israr etmek, üstüne düşmek Öndüç : Ödünç Özelemek : Yoğurdu karıştırarak ezmek Partalcı : Palavracı Pehli : Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği Pepe : Kekeme Peskütan : Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek Pıskırık : Aksırık Pin : Kümes Puhari : Baca Rapata : Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak Sâbi : Küçük çocuk Seğirtmek : Koşmak Seyip : Başıboş Sınamak : Denemek Sınıkçı : Kırık, çıkıkçı Sınmak : Kırmak Sille : Tokat Sitil : Kova Soharıç : Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli Sohum : Lokma. ağza sokulan ekmek parçası Sokranmak : Söylenmek Sorutmak : Ayakta durmak Sünmek : Uzamak Süyem : Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk Şeremet : Eline çabuk Şire : Şıra. Tatlılara ekilen şerbet Şişek : Yaşına değmiş dişi koyun Şişmek : Şımarmak Taze gelin : Yeni gelin Tirit : Yemeğin yağlı suyu Tohma : Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek Tokaç : Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta Toklu : Yaşına değmiş erkek koyun Tökezimek : Bir yere ayağı takılmak Tummak : Suya batmak Tutam : Bir elle tutulan kadar Tutmaç : Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba Ucun ucun : Azar azar Uğmaç : Ekmek ovularak yapılan yiyecek Uğundurma tutturmak : Birini aç bırakmak Umma : Lohusaların göğüslerinin şişmesi Urum : Anadolu Uruplağ : Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg  Üğürlenmek : Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak Üleş : Leş Ürümek : Havlamak Variyetli : Zengin, varlığı yerinde olan Vergili : Evlenmek üzere sözü verilmiş kız Yağarnı : Sırt Yahşi : İyi, güzel Yal : Köpek yiyeceği Yarımağız : isteksiz Yarımlağ : Yarım uruplağ Yaşmak çalmak : Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak Yavan : Yağsız, tatsız, tuzsuz Yayan : Yürüyerek Yeğnik : Hafif Yekinmek : Birden kalkmak Yemeni : Deriden yapılan hafif ayakkabı Yeygü : Hayvan yiyeceği Yoğşumak : Hamurun açılacak kıvama gelmesi Yumak : Yıkamak Yumuş : Emir Yük kemeri : Yüklük. Yatak yorgan konan dolap Yüz yavuncusu : yüze gülen Zelve : Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek Zerze : Halkalı kapı demiri Zilingir : Uykusunu alamamış Zürriyet : Döl, soy.     Sivas Yöresel İfadeler   Bu kısımda Sivas yöresine ait yeminler, dualar, beddualar, atasözleri, bilmeceler ve deyimler yer alıyor. Yeminler 1- İnandırmak için; - Ekmek çarpsın ki - Işığa kör bakayım ki - İki gözüm çıksın - Kur’an’a el basayım - İki gözün önüme aksın - Mus’ab çarpsınki - Yavrumun hayrını görmeyeyim - Falanca ile zina edeyim - Eve gitmek nasip olmasın 2- Sır Almak için; - Allahını seversen - Allah aşkına - Peygamberin hakkına - Allah lillah aşkına - Allahını seversen söyle - Sevdiğinin başı için - Sevdiklerine kavuşmayasın  - Babanın canı ananın başı için - Benim hatırım için 3- Sır Verdirmemek için; - Çocuklarının ölüsünü öpesin - Oğlunun kızının ölüsünü öpesin - Ölmüşlerinin etini yiyesin - Kıldığın tuttuğun elin olsun Dua-Beddualar Dualarımız: - Allah seni yüzseksenbeş yaşına kadar kocaltsın. (Musa Peygamberin 185 yaşında öldüğüne inanılır.) - Son beşiğim altın eşiğim. - Allah İmandan kur’an’dan ayırmasın - Allah ne muradın varsa onu versin. - Allah görünmez kazalardan esirgesin. - Allah tuttuğunu altın etsin. - Sofrana Halil İbrahim bereketi dolsun. - Yerin durağın cennet olsun. - Kötü talih kapını çalmasın inşallah. - Hızır yoldaşın olsun. Beddualarımız: - Allah seni yok eder inşallah - Allah seni yerin dibine sokar inşallah - Allah karaltını kaldırır inşallah - Allah cızırtını vere - Atlar kuyruğunda gidesin inşallah - Ölmeyesinde sürüm sürüm sürünesin - Babasının gözünü yılanlar vura  - Boynu altında kalsın - Anan baban derine gide - Boyu devrilesica - Çatında budunda kala inşallah - Doğmaz olaydın - Eskin eskine kalmaz inşallah - Karaltın kalkar inşallah - Gidişin ola da dönüşün olmaya - Son gittiğin olur inşallah - Ömrün kesilasıca - Yerde yaşayasıca - Yerde oturasıca - Oyunun ola koyunun olmaya - Koyunun ola konun (ağıl) olmaya - Konun ola da koyunun olmaya - Allah tavuğumu çalının çırnağı gözüne batsın, tüyü yüzünde bitsin - Allah belanı versin - Allah canın alsın - Ocağın sönsün - Adı bilinmedik derde düşesin - Gidişin olsunda gelişin olmasın - Her nefesde döşünden sızı gelsin - Aşından ekmek çıksın - İyi nimetlere perhiz tutasın - Yavrunu bağrına bastığın zaman kuçağında taş göresin - Damı çökesice - Ocağı batasıca - Bugünler de mazarını kazsınlar - Döşekte uzanıp ölmeyesin - Kazancın ilaçlara yetmesin - Ömrün uzun olsun dert ile yaşa Ayrıca beddua görünümünde olup da beddua olmayan sözlerde vardır.  Bunlara ters beddua denilmektedir. Şöyle ki ;  - Çekilsin damarın kanın kurusun - Yastık yoldaşınla ihtiyar olma - Davulu önünde gidasıca - Cuma günü ölesıce - Allah cezanı alsın - Ölü kargalar gözünü oysun - Göçmüş duvar üstüne yıkılsın - Susuz, derelerde boğulasın  Deyimler Acısını çıkarmak Adamlığı öğrenmek. Ağırdan almak Ağzını toplamak. Aklına koymak Ayakkabı dar olunca, dünya geniş olmuş, ne fayda? Bit yeniği Burnu sürtülmek Cereme çekmek. Çırasını yakmak. Çizme rafa çıkmış ama, ne muştalar yemiş. Dâvâ çalmak Değirmen sele gitmiş sen şakşağını arıyorsun. Eliyle etmek Eşeğe gücü yetmez, palanını (semerini) döver. Ezel yemez idim bal ile kaymak şimdi tablalardan keşkapan oldum. Gafil avlanmak Gelin oyunu sever, düğün mahana (bahane). Gelin de severdi gülüp oynamayı bahtından güvey de çalgıcı çıktı. Gönlü olmak Günahını almak Hatır yıkmak İçi açılmak İflahı kesilmek İnadım inat, kör Murat. İssisi (sahibi) veriyor da tellalı vermiyor. Karış vermek: (Beddua etmek) Kirli çıkı Küsen yatağını ayrı sersin. Lokman Hekim gelse çare bulunmaz. Mescidin içi dururken dışı haramdır. Nefis körlemek Nuh der peygamber demez. Ocağı kül olmak Ölür müsün, öldürür müsün ? Para delisi Püsküllü belâ Sarmısağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış Sulu göz Surat etmek Şafak attı Şeytan kulağına kurşun Taşa tutmak Un ufak etmek Üst başa geçmek Vergili el Verip veriştirmek Vursan ölür, vurmasan kısmetini elinden alır. Yağlı ballı olmak Yan çizmek Yedi canlı Yüze gülmek Bilmeceler Alaca karga, bulaca karga, içi dolu kavurga ? (nar) Altı odunluk, üstü unluk ? (iğde) Anası su, babası taş, yedi âleme baş ? (tuz) Avcuma sığar, ambara sığmaz ? (övendire) Bahası büyük, yükü yeğnik ? (altın) Bir küçücük fıçım var, iki türlü su yutar ? (yumurta) Bir tencerem var kapaklı, etrafı saçaklı ? (göz) Bir yorganım var, toprağı tutar denizi tutmaz ? (kar) Burdan attım kılıcı, halep’te oynar bir ucu ? (şimşek) Çalı dibinde mum yanar ? (tavşan) Çıt demeden çalıya geçti ? (güneş ışığı) Dağ başında kara papak. (keçi) Elemez melemez, ocak başına gelemez, gelse de duramaz ? (yağ) Etten kantar, altın tartar ? (kulak-küpe) Ey milidi milidi, dış kapının kilidi, yatsıdan sonra bize gelen kim idi ? (uyku) Ey yurtlar yüce yurtlar, yusuf’u yiyen kurtlar, tırnağından su içer, tepesinden yumurtlar ? (buğday) İki küçük mil taşı, dolanır dağı taşı ? (göz) Kabuğu var içi yok, sopa yer suçu yok ? (davul) Kat kattır ama katmer değil, kırmızıdır ama elma değil, yenir ama meyva değil? (soğan) Kokusu var gül değil, toz gibi ama kül değil, dağı taşı devirir dev değil ? (barut) Oniki oğlu, dört kızı var ? (yıl) Uçar kuş değil, karadır taş değil ? (tıstan böceği) Dağda tapılar suda çıpılar arşın ayaklı burma bıyıklı ? (balta, balık, leylek, tavşan) Kuyu, kuyunun içinde suyu suyunun içinde yılan yılanın ağzında mercan ? (gazlambası, gazyağı, fitil, ateş) Keser sapı kol, el, parmak, tırnaklar.) Gara dağ Gara dağın altında kalem dağ Kalem dağın altında ışıldar Işıldarın altında mışıldar Mışıldarın altında bir torba kıl ? (saç, baş, göz, burun, bıyık, sakal) Ata Sözleri Acı (yiti) sirke küpüne zarar verir.  Bakan göze yasak olmaz. Çıkacak cana ceza olmaz. Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (iki aile bir arada barınamaz) Deli dağdan, aşık sudan, akıllı yeşillikten hoşlanır. Eken biçer, konan göçer, cennetin kapısını cömertler açar. El karnı ağrıyınca kara donu giydirir. El yumruğunu bilmeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır. En kötü koca bir dağdan iyi gölge verir. Gavur içinde din artmaz, yoksul içinde mal artmaz. Gönül halden bilmez, Erciyes’ten kar ister. Gurbette öğünmekle hamamda türkü söylemek kolaydır. Hak doğrunun yardımcısıdır, arşa çıkıncaya kadar. Hançer yarası geçer de dil yarası geçmez. Huylu huyundan vazgeçmez, ya öle, ya gebere. İşine (sanatına) hor bakan, boğazına torba takar. İtinen (itle) yatan bitle kalkar. Kadındır adamı deli eder, kadındır deliyi adam eder. Kadının yüklendiği göç şuraya varmaz. Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin natır gelin (dir). Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü (olur). Kılıç kınını kesmez. Leyleğin ömrü lak lakla geçer. Mal biter malamatlık bitmez. Mart ayı dert ayı (dır). Meyvalı ağacı taşlarlar. Nasibi kesilen itin kurban bayramı arifesinde ayağı kırılır. Ne ekersen onu biçersin Nerde kazan kaynar orda maymun oynar. Oğlan anasını, inek danasını bilir. Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar. Paralı adamdan dağlar da korkar. Rahat koyun yerinden oynamaz. Rüzgâr eken fırtına biçer. Saç sefadan, tırnak cefadan uzar. Sağırın oğlu ağlamaz. Su aktığı yere yine akar Şalgam suya düşünce yağ oldum sanır. Toprağı işleyen, ekmeği dişler. Yenenle yanana dağ bile dayanmaz. Zülm ile âbâd olanın, ömrü berbat olur. Ağustostan sonra ekilen darıdan Bal vermeyen arıdan  Kocasından sonra kalkan karıdan  Haram kazanılan paradan  Kimseye hayır gelmez Allahümme ferden Sakın kelden körden İlle topaldan ille topaldan Altundan kupa olsa, susuz çeşmeden dolmaz Yiğit ne kadar mert olsa, düşenin dostu olmaz Ananın ilki olmaktansa dağlarda tilki ol. Aslı paktan kemlik gelmez şek Katıra güvenme babası eşek Ayağını sıcak tut başını serin Kendine bir iş tut düşünme derin.  Deh demeden giden at  Buyurmadan gören evlat  Eve girince gülen avrat  Gir oyna çok oyna.  Deh demeden gitmeyen at  Buyurmadan görmeyen evlat  Eve girince gülmeyen avrat  Gir ağla, çık ağla.  Dostun sofrasında ben yemem deme, elin gitsin gelsin yemesen de. Dur dur durmuşa var Askerden gelmişe var Karısı ölene var Kıymetini bilene var (Kıymetini bilenle evlen) El oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini  Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini. Ev yapayım dersen himinden (temelinden) başla  Zengin olayım dersen durmadan işle  Fakir olayım dersen uykuya başla  Uyku seni bir kenara götürür. Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni  Yatma tilki gölgesinde koy yesin aslan seni.  Irmak kenarında ev yapma sel için  Dağ başında harman yapma yel için  Kocalıkta genç karı alma el için.  Önce deveni bağla, sonra tevekkül et. Sev seni seveni, yer ile yeksân ise Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise Söz bilirsen söyle ibret alsınlar  Söz bilmezsen sus ki adam sansınlar. Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince  Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince  Sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince  Vefakâr karım var deme yok gününü görmeyince Unu eleyene, kızı dileyene vermeli Üzümünü ye, bağını sorma Yolcu isen er (erken) git  Borçlu isen ver git  Rençber isen herk et (toprak işle) Atalar sözü yerde kalmaz Ata dostu oğula mirastır Alışveriş güldür, çabuk solar Başın (canın) sağlığı, dünya varlığı Büyük evin nimeti, küçük evin ziyneti Ev sahibinin aşına değil, kaşına bakılır Ustasız zenaat haramdır Her adam bir olmaz, her çiçek gül olmaz İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı  İnsanı bir gemi Akıl dümeni Fikir yelkeni Kullan kendini Göreyim Kanma kötü sözüne bilse İyisini söyler Ağarmadık saç, ağrımadık baş olmaz Ağır taş yerinden kalkmaz, yuvarlanan taş yosun tutmaz Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın (karın:insanın kendi, nefsi) Ev sahibinin nefesi eve direktir Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini Ana baba ne demek bal ile kaymak yemek Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş Ar gitti Mısır’a, namus da ardı sıra Kağnı gider de Kayış ne çeker Araba devrilince yol gösteren çok olur Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır   Sivas Kültürel Etkinlikler   AŞIK VEYSEL VE OZANLAR HAFTASI ETKİNLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-21 Mart DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şarkışla Kaymakamlığı  TEL : (346) 517 10 44  FAKS : 512 10 09 PÖHREKLİ KÜLTÜR VE YAYLA ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Merkez – 01 Haziran  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gazibey Köyü Muhtarlığı TEL : (346) 277 61 94 FAKS : ZARA KARABEL YÖRESİ YAYLA ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Merkez – 30 Haziran  DÜZENLEYEN KURULUŞ : KAY-KEF Federasyonu Beypınar Köyü TEL : (346) 822 20 09 FAKS :  BEYDAĞI YILDIZBABA ŞENLİKLERİ  YERİ VE TARİHİ : Zara – 30 Haziran  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara  TEL : (346) 828 10 92 FAKS : (216) 365 77 87 KARACAÖREN YAYLA ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 05-06 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suşehri Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Suşehri Kültür ve Dayanışma Derneği TEL : (346) 311 40 01 – 311 44 60 FAKS : 311 36 00 E-MAIL ADRESİ : kaymakamlık@susehri.gov.tr ŞEREFİYE KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ  YERİ VE TARİHİ : Zara - 05 - 06 Temmuz DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şerefiye Belediye Başkanlığı- Şerefiye ve Çevre Köyleri Derneği TEL : (346) 836 61 61  FAKS : 836 61 62 E-MAIL ADRESİ : serefiyebelediyesi@ttnet.net.tr MERDER MADIMAK FESTİVALİ YILDIZ BELEDİYESİ ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Yıldız – 06 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Yıldız Belediye Başkanlığı – MERDER Derneği TEL : (346) 225 71 38 – 344 20 27 FAKS :  ÇAMŞIH DİVRİĞİ HALK OZANLARI FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Divriği - 20 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çamşıh Hüseyin Abdal Derneği TEL : (346) 426 32 44 – 418 28 41  FAKS : 418 39 96 KANGAL KÖPEĞİ FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Kangal Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı TEL : (346) 457 10 01 FAKS : 457 25 65 GÖLOVA YAYLA FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Gölova - 12 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gölova Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Gölova Eğitim ve Kültür Vakfı TEL : (212) 220 12 65 FAKS : 220 12 65 KÖSESÜLEYMAN ZİYARETİ YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 12 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çataloluk Belediye Başkanlığı  TEL : (346) 318 66 17 FAKS : ZARA BAL VE KÜLTÜR FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Zara - 12-13 Temmuz DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı Zara Vakıf ve Köy Dernekleri TEL : (346) 816 10 22 FAKS : 816 16 68 E-MAIL ADRESİ : belediye@zara.gov.tr AŞIK VEYSEL AŞIKLAR BAYRAMI YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-17 Temmuz DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Şarkışla Kaymakamlığı TEL : (346) 512 10 04  FAKS : 512 10 09 ÇATPINAR KÖYÜ GÜREŞ MÜSABAKALARI YERİ VE TARİHİ : Hafik - 17 Temmuz DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Çatpınar Köyü Kal.Der. TEL : (212) 266 61 57 FAKS : GELENEKSEL AHMET AYIK KARAKUCAK GÜREŞLERİ VE BAL FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Doğanşar - 18-20 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Doğanşar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Doğanşar Kal.ve Dayanışma Derneği TEL : (346) 881 21 67-688 20 27 - (212) 656 25 98 – 569 07 07  FAKS : (212) 432 12 48 SUÇATI DUT ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Gürün - 27 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suçatı Belediye Başkanlığı  TEL : (346) 725 60 32  FAKS : 725 64 06  E-MAIL ADRESİ : info@sucati.bel.tr GÜRÜN KÜLTÜR VAKFI YERİ VE TARİHİ : Gürün - 29-30 Temmuz DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gürün Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Gürün Kültür Vakfı TEL : (346) 715 10 13 FAKS : 715 17 70 E-MAIL ADRESİ : gürünbelediyesi@gurun.bel.tr TOZANLI ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Hafik - 07 Ağustos  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Tozanlı Vadisi Köy.Kal.Dern. TEL : (212) 511 12 77  FAKS : ŞEYHDERDEYAR KÜLTÜR FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Ulaş - 09 Ağustos  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Ulaş Kaymakamlığı  TEL : (346) 781 20 06 – 20 80  FAKS : 781 24 95 E-MAIL ADRESİ :  KOYULHİSAR KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar – 09 Ağustos DÜZENLEYEN KURULUŞ : Koyulhisar Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı TRT İstanbul Televizyonu TEL : (346) 341 30 04 – 341 30 19 FAKS : 341 23 91    DUMANBABA ANMA GÜNÜ YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar - 10 Ağustos  DÜZENLEYEN KURULUŞ : H.Mustafa AYDOĞDU- Memduh UZ TEL : (212) 567 56 29-30  FAKS : 577 08 36 2.GELENEKSEL İLBEYLİ ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Merkez - 26 Ağustos  DÜZENLEYEN KURULUŞ : İlbeyli Çevresini Geliştirme ve Yard.Der. TEL : (346) 225 40 85  FAKS : AHMET ÇUHADAROĞLU ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Merkez – 28-29 Ağustos DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gümüşçevre Muhtarlığı ve Köy Derneği TEL : (535) 365 70 26 - (533) 331 40 72  FAKS : AKINCILAR KAVUN FESTİVALİ YERİ VE TARİHİ : Akıncılar - 29-31 Ağustos  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Akıncılar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Akıncılar Kültür ve Dayanışma Derneği TEL : (346) 361 53 84 - 361 55 77  FAKS : 361 55 66 E-MAIL ADRESİ : akincilarbelediyesi@gmail.com ALACAHAN KERVANSARAY ŞENLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11- 12 Temmuz  DÜZENLEYEN KURULUŞ : Alacahan Belediye Başkanlığı TEL : (346) 467 50 08 FAKS : 467 50 08 4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ VE SANAT ETKİNLİKLERİ YERİ VE TARİHİ : Merkez - 30 Ağustos-04 Eylül DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Belediye Başkanlığı TEL : (346) 224 45 45 - 221 24 64  FAKS : 223 00 20 - 221 01 16     ayran çorbası, ayran çorbası nasıl yapılır, baklava bayram yemekleri, dal turşusu, hoşaf , hurma, hurma nasıl yapılır, hurma tatlısı, hıngel, hıngel nasıl yapılır, incir, incir dolması, incir tatlısı, mirik köftesi, mirik köftesi nasıl yapılır, pancar turşusu, peskutan, peskutan yapılır, peskutan çorbası nasıl yapılır, peskutan çorbası tarifi, peskütan nedir, peskütan çorbası, pezuk turşusu, sivas ayran çorbası, sivas bayram yemekleri, sivas köftesi, sivas mirik köftesi, sivas mutfağı, sivas tatlıları, sivas yemekleri, sivas yemek yarışması, sivas yöresel yemekleri, sivas yöresel yemek yarışması, sivas çorbaları, sütlaç, tatli, yaprak sarması, yemek yarışması kazananları, yöresel bayram yemekleri, yöresel sivas yemekleri, yöresel yemekler, yöresel yemek yarışması, yöresel çorbalar, Sivas tatlıları,    Sivas adı nerden gelir?, Sivas Kültürü, Sivas Türküleri, Sivas Halaylari, Sivas Fotograflari, Sivas Resimleri, Sivas Köyleri, Sivas Yemekleri, El sanatlari, Yöresel yemekler, Tarihi resimler, Sivasin tarihi, cografyasi, Sivas Haberleri, sivas kültürü,sivas resimleri,sivas Köyleri,sivas haber,sivas kangal,kangal köpekleri,yigidolar,sivas gazeteleri,sivas gazetesi,bizim sivas,halaylar,türküler,resimler,kültür,kaplica,kaplicalar,şarkişla,köyleri,köyü,köyü dernegi,sivas fikralari,sivas Halaylari,sivas belediyesi,sivas kaplicalari,kangal köpegi,kangal dog,balikli kaplica, sicak çermik, soguk çermik,sivas rehberi, sivas haber,sivashaber, sivas haberleri, haber58, SİVAS, sivas ilanları, sivas son dakika,sivas gazeteleri, sivas,SİVAS HABER SİTELERİ, sivasspor,Sivas haberler, Sivas,Sivas firma rehberi,Sivas telefon rehberi,Sivas link bankası,Sivas haber sitesi,Sivas nöbetçi eczaneler, telefon rehberi,SİVAS REHBERİM, sivasgazeteleri, Şarkışla'da cinayet, doys sivas, sivas doys, tantunici bahattin, serince çiğ köfte sivas, doys, közz    Facebook Sayfamız =>  https://www.facebook.com/sivasbultenicom   Twitter Resmi Sayfamız => https://twitter.com/sivas_bulteni    İletişim: sivasbulteni@yandex.com
Sivas tarihinin çeşitli dönemlerinde muhtelif devletlere başkentlik yapması en önemli ticari ve kültürel hüviyete sahipliği ile, her dönemde yapılan sayısız eserlerle doludur.

Bunlardan bazıları zamanımıza kadar gelmemiştir. Bazıları hala insanı karşısında hayran bırakacak bir güzellikle ayakta durmaktadır. Selçuklular döneminde kültürel hayatın canlılığı nedeniyle, medreseler, camiiler, türbeler ticari hayatın hareketliliğinden dolayı han, kervansaray ve imaretler Osmanlıların son dönemlerinde ise bayındırlık hizmetlerinin yoğunluğu ile dikkat çekicidir.

 

Bu eserler sanat açısından birer şaheserdir. Bir nevi Sivas, tarihi eserler yününden açık hava sanat galerisi görünümündedir. Tek tek incelendiğinde taşların hamur gibi yoğrulduğu, inançla beslenen ruh güzelliğinin zarif parmaklarla birer abide kurmak üzere nakşedildiği görülmektedir.

Medreseler, camiler, türbeler, hanlar ve köprüler olarak inceleyebileceğimiz tarihi eserlerden önemlileri şunlardır.

 

 

Sivastaki Medreseler

 

Şifaiye Medresesi : Taç kapısı üzerinde yer alan kitabesinde Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus tarafından 1217 M. yılında inşa ettirildiği yazmaktadır. Anadolu'daki Selçuklu tıp sitelerinin ve hastanelerin en büyük boyutlusudur. Hastane 48x68 m. ölçülerinde olup üzeri açık, iç avlusu 22x32 m. ölçülerindedir. 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrilmiş, I. Dünya Savaşı esnasında levazım ambarı olarak kullanılmıştır. Genç yaşta hastalanan İzzettin Kevkavus vasiyeti üzerine çok sevdiği Sivas'a yaptırdığı Şifaiye'deki türbeye getirilerek 1220 yılında defnedilmiştir. I. Izzettin Keykavus; bilgin, iyi huylu, şair bir insandı. Genç yaşta hastalanması sebebiyle tıbba ve hekimlere çok önem vermiştir. Babası III. Gıyasettin Keyhüsrev, hocası Mecdeddin Ishak, halası Gevher Nesibe, karısı Mengücekli Behram Şah'ın kızı Selçuk Hatundur.

 

Binada taş ve tuğla malzeme karışık olarak kullanılmıştır. Selçuklu yapılarında olduğu gibi taç kapısı süslemelerine önem verilmiştir. Dışarı doğru taşıntılı taç kapı alınlığının sağında ve solunda aslan ve boğa kabartmaları yapılmıştır. Taç kapı da; pencere bordürlerinde, ana eyvan cephesinde Rumi tezyinata önem verilmiştir. Dikkatle incelendiğinde stilize çift başlı kartal ve kuş motifleri olduğu ortaya çıkar. Ana eyvanın sağında ay sembolünün içinde örgülü saçları olan bir hanım başı ve çevresinde kelime-i şahadet yazılıdır. Ana eyvanın solunda ise; bir güneş sembolü ve ortada bir erkek başı figürü yer almaktadır. Bugün bu figürler tanınmayacak haldedir. Gerek taç kapı cephesi, gerek pencereler, gerekse ana eyvan cephesi iç içe geçmiş yıldız biçiminde zarif motiflerle kaplıdır.

Darüşşifa'nın güney eyvanı I. İzzettin Keykavus'a türbe olarak ayrılmış ve inşa edilmiştir. Türbe kare bir plana sahip olup ongen tuğla örgülü bir kasnağa sahip kubbe ile örtülü ve sivri külahlıdır.

1220 yılında vefat eden I. İzzettin Keykavus'un sandukasından başka, hanedanına mensup on iki mezar sandukası daha yer almaktadır. Türbe cephesi, Selçuklu sanatının zengin çini süslemelerine sahiptir. Süslemede geometrik geçmeler, yıldızlar, kufi yazılar, mavi, lacivert, firuze ve beyaz renkleri ile şifa hanenin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Bu çini süslemeyi yapanın Ahmed Bekirül Marendi olduğu sağ pencere üzerindeki alınlıkta yazılıdır. Üstteki büyük çini kabartma kitabede; "Biz geniş saraylardan dar kabirlere çıkarıldık. Malın mülkün bana fayda vermedi, saltanatım mahvoldu." Fani dünyadan ahrete yolculuk günü 617 Şevvalin dördü anlamına gelen bir yazı kuşağı yer almaktadır.1220 tarihli en eski vakfiyeye de sahip olan ve dönemin tıp öğrenimi yapılması yanında hastane olarak hizmet veren Şifaiye Medresesi Selçuklu döneminin şaheserlerinden birisidir.

Gök Medrese : Batı yönünde giriş kapısının yer aldığı ana portal üzerindeki kitabesinden anlaşıldığına göre 1271 yılında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır. Taç kapısının yan sütunca başlıkları üzerinde karşılıklı olarak yazılı imzaya göre Gök medresenin mimarı Konyalı Kaluyan'dır.

 

Gök Medrese açık avlulu dört eyvan şemasının uygulandığı iki katlı olduğu iddia edilen bir medresedir. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıda mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi genel görünümünü etkilemektedir. Ayrıca sırlı tuğla ve mavi çini işçilikli tuğla örgülü minarelerde taç kapıya daha da önem kazandırmaktadır. Cephenin solunda üç dilimli kemeri, iki satırlık kitabesi ve üç yönü dolaşan geometrik bordürüyle çeşmesi cepheyi daha hareketlendirmiştir. Bu hareketliliği sağ ve sol tarafta bezemeli pencereler ve bekitme kuleler tamamlamaktadır. Medrese taç kapının üst iki köşesinde iç içe girmiş hayvan başları doldurmaktadır. Koç, domuz, aslan, yılan, ejder başlarının tanındığı bu kompozisyonda burç işaretlerinin kast edildiği iddia edilmektedir. Türklerin on iki hayvanlı takvimlerinde de bu hayvanların bir kısmı mevcuttur.

Türk takviminin hayvanları da şunlardır; Fare, sığır, pars, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek ve domuzdur.

Minare kaidelerinden aşağı doğru inen mermer yüzeyde büyük boyutlarda geometrik, yazı ve bitkisel motifler simetrik durumda ve plastik görünümünde yapılmıştır.

Medreseye girişte sağda mescidi bulunmaktadır. Ahşap minberi sonradan yapılmıştır. Mihrabın büyük bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir. Çini ile kaplı olup üzerinde Ayet-el Kürsi yazılıdır. Üçgenler ile kubbeye geçişin sağlandığı mescidin kubbesi ve etekleri de çini tezyinatlıdır.

Girişin solundaki kare planlı kubbeli oda ise Dar-ül Hadis bölümüdür. İç duvarları sıvanmıştır. Üzeri açık dikdörtgen planlı iç avlunun ortasında bir havuzu olması gerekir. Bugün yapının içinde bu havuzun mermer taşları hala durmaktadır. Anadolu’da bilinen en büyük Selçuklu havuzudur. 22 köşeli poligonil bir plana sahiptir.

Avlunun kuzey ve güneyinde altı sütun üzerine inşa edilmiş bir revak kısmı bulunmaktadır. Bu revakların gerisinde küçük kapılardan hücrelere girilir. Doğu yönündeki ana eyvanı yıkılmış yerine mevcut taş ve kitabelerle bir duvar örülmüştür. Kuzey ve güneydeki yan eyvanların içi çini tezyinatla süslüdür.

Çifte Minareli Medrese : Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. XIII. yüzyılın yarısından sonra Anadolu Selçuklu tarihinde imar faaliyetleri ve dönemin kültür hayatı ile önemli bir devresi olarak görülür. Bu yüzyılın içerisinde Buruciye Medresesi, Gök Medrese ve Çifte Minareli Medrese gibi taş, tuğla ve çini sanatının Anadolu da en önemli yapıtlarını meydana getirmişlerdir.

 

Bugün doğu yönünde yer alan medrese girişinin taş süslemeli cephesi büyük boyutları ve tuğla-çini örgülü iki minaresi ile dikkati çekmektedir. Sivas Gök Medrese Erzurum Çifte Minareli Medrese ile benzerlik gösteren yapının iki katlı olduğu öğrenilmektedir.

Ön yüz, ortada iki minareli taç kapı, iki yanındaki pencere ve köşe kuleleri ile kompoze edilmiştir. Ön yüzündeki süslemeli pencereler yerleştirilirken bir simetri aranmamıştır.

 

Cephedeki taş süsleme ve oran itibariyle mimari bir olgunluğun yanı sıra aynı süslemeyi tekrardan kaçınan bir anlayışın hakim olduğu göze çarpar. Böyle bir uygulama ile daha canlı, hareketli, ışık-gölge oyunlarını kuvvetlice hissettiren bir cephe elde edilmiştir. Taşın yanısıra sırlı tuğla ve çinilerle bezeli iki minaresi bu olgun ve doyurucu kompozisyonu renklendirmiştir. Taç kapının solunda, üç dilimli küçük bir niş içinde bugün okunmayacak kadar tahrip olmuş bir yazı görülür. Bu yazıda amel-i üstat zorlukla okunabiliyor. Bu yazıdan mimarının adının yazılı olduğu anlaşılıyor. Kesin olmamakla birlikte Konyalı Kaluyan veya keluk Bin Abdullah olduğu sanılmaktadır.

Buruciye Medresesi : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır.

 

Sarımtırak renkli taşların oyma olarak yapılan giriş kapısı ve avlu karşısındaki iç cephe, devrin Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerindendir.

Yapı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri açık avlu etrafındaki sütunlu revaklar ve bunların gerisinde bulunan hücrelerden oluşmaktadır. Giriş kapısının sol yanında mavi ve siyah çinilerle süslü türbe hücrede medrese binasını yaptıran Burucerdioğlu Muzaffer Beyin ve çocuklarının mezarları bulunmaktadır. Vakfiyesinden binada bir de kütüphane bulunduğu anlaşılmaktadır. Mukarnas kavsaralı bir nişin belirlediği taç kapıda dışa taşıntılı rozetler dikkati çekmektedir. Cephenin her iki köşesindeki demet payelerden oluşan köşe kuleleri yazı kuşağı ve pencereler cepheyi zenginleştirmektedir. Taş işletmeciliğinde ağırlığın taç kapıda yer aldığı görülür. yıldız, rumi ve geometrik motifler yüzeysel ancak bir dantel gibi işlenmiştir.

 

 

 

Sivastaki Müzeler

Sivas Müzesi (Buruciye Medresesi) : 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yapılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır. 1968 yılından beri Sivas müzesi olarak kullanılmaktadır. Şimdi orta avlusunda arkeolojik ve taş eserler sergilenmektedir.

Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi : 1892 yılında Sivas Valisi Memduh Paşa tarafından yapılmıştır.1981 yılına kadar okul olarak kullanılan bina; onarım ve teşhir tanzimi gerçekleştirilerek, 1990 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. İçinde; Sivas Kongresine ait dokümanlar, Atatürk'e ait özel eşyalar, resimler ve yöreye ait etnografik eserler sergilenmektedir.

 

Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliye tarafından 2 Eylül -18 Aralık 1919 tarihleri arasında "Milli Mücadele Karargahı" olarak kullanılan bina Cumhuriyet tarihimizde çok önemli ve müstesna bir yer tutmaktadır.

 

Binanın 12 Rebiulevvel 1310 H. (5 Ekim 1892) tarihinde Sivas Valisi Mazlum Paşazade Mehmet Memduh Bey tarafından mülki idare binası olarak yaptırıldığını belirten dört satırlık kitabe, halen Sivas müzesinde bulunmaktadır.

 

XIX. Yüzyılın Genç Osmanlı Dönemi sivil mimarlık örneklerinden biri olan yapı, üç katlı ve iç avluludur. Dış cephelerinde taş, iç mekanlarda ise ahşap ana malzemedir.

 

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına üç buçuk ay süre ile resmi karargah olarak tahsis edilen bina; Sivas Kongresi içtimalarının burada yapılmış olması Anadolu’daki Milli Mücadele hareketinin teşkilatlandırılarak millet iradesinin her türlü baskının, kişi ve zümre idaresinin üstünde olduğunun bütün dünyaya ispatlanması ve Cumhuriyet yönetiminin temellerinin burada atılmış olması ile tarihi bir hüviyet kazanmıştır.

 

Sivas Kongresine 19 vilayeti temsilen 32 üye katılmıştır, ancak illerden seçilerek kongreye sonradan dahil olan delegeler·nedeniyle bu sayılar değişiklik göstermektedir.

Yapıldığı tarihten itibaren okul binası işlevini sürdüren yapı; İdadi, Sultani, Sivas Lisesi, Kongre Lisesi adları ile anılmıştır,1930 yılındaki bir tadilatla Doğu cephesindeki esas giriş batı cephesine alınmış çatısı sacla kaplanmıştır.

1981 yılına kadar Lise olarak hizmet veren binanın Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in direktifleri üzerine müze haline getirilmesi yolunda girişimlerde bulunulmuştur.1984 yılında Kültür ve 'Turizm Bakanlığı'na devredilen Kongre Binası; Bakanlığımız Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce aynı yıl başlatılan müze amaçlı restorasyon ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucunda: bodrum kat depoların, laboratuar ve fotoğrafhanenin yer aldığı mekanlar,zemin kat Etnografya Müzesi,üst kat ise Atatürk ve Kongre Müzesi olarak düzenlenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk ve Heyet-i Temsiliyenin bir müddet karargah olarak kullandıkları ve o tarihlerde Sultani olan müsamere salonunda 4-12 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresinin İştimaları yapılmıştır.

Tarihi Kongre Salonu ve Atatürk'e ait çalışma ve dinlenme odası, Kongrenin yapıldığı günlerdeki hali ile muhafaza edilmektedir.

Üst katta ayrıca; kongre öncesindeki olayların, Mustafa Kemal Atatürk'ün kongre hazırlığı ile ilgili tamimlerinin ve bildirilerinin sergilendiği salon; o zaman ki muharebenin temelini oluşturan telgraf odası; Sivas Kongresi ile ilgili tutanakların yer aldığı salon; merkezi Sivas'ta kurulmuş olan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetine ait bildirileri ve haberleri içeren belgeler ile İrade-i Milliye Gazetesinin basıldığı salonlar mevcuttur.

Sivas Kongresi sırasında ve sonrasında Sivas'ta alınan tüm kararlara ait belgelerin; Cumhurbaşkanlığı Köşkü-Atatürk Özel Arşivi, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı arşivlerindeki asıllarından alınan örnekleri müzede sergilemektedir.



 

Sivastaki Camiler

 

Ulu Camii : Kendi adı ile anılan mahallededir. Sivas müzesinde bulunan kitabesine göre 593 H.(1196-1197M.)yılında Kızılarslan Bin İbrahim tarafından yaptırılmıştır. 31*54m. iç ölçülerinde ve yaklaşık 1674m2'lik bir alana oturan dikdörtgen planlı camiinin üst örtüsü düz dam şeklindedir. Güney duvarına dik olarak uzanan 11 sahanlı asıl ibadet alanında toplam 50 yığma ayak bulunmaktadır.

 

XIII. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen tuğla örgülü, silindirik gövdeli minaresinde 116 basamakla çıkılmaktadır. Sekizgen kaidesinde kufı yazı şeritleri firuze renkli sırlı tuğladandır. Gövdede kilitli örgü sistemi aralıksız devam eder. Kaide, gövde ve şerefe altı firuze renkli çinilerle süslenmiştir.

Kale Camii : İlimiz Selçuk Parkı içerisindedir. III. Sultan Murat’ın vezirlerinden Sivas Valisi Mahmud Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılmıştır. Asıl ibadet alanı kare planlı, üzeri yüksek bir kubbe ile örtülüdür. Beden duvarları kesme taşlarla inşa edilen camiinin kuzeybatı köşesinde yer alan tuğla örgülü minaresi on altıgendir.

Plan tertibi, mimari üslubu, süsleme elemanları ve ince uzun, zarif minaresi ile Sivas'taki Osmanlı camilerinin en güzelidir. Bu camilerimizden başka diğer camilerimiz ise; Meydan Camii(1564), Aliağa Camii(1589), Alibaba Camii(XVI.Yüzyıl) sayabiliriz.



Sivastaki Türbeler

 

Ahi Emir Ahmed Türbesi : Tokmakkapı Mahallesinde Kurşunlu Hamamı karşısındadır. XIV. yüzyılın ilk yarısında Ahi Emir Ahmed için yaptırılmıştır. Kare kaide üzerinde yükselen sekizgen gövdesi ve pramidal külahı ile tamamı kesme taştan inşa edilmiştir. XIV. yüzyılın ilk yansında Sivas'ta esnaf teşkilatı olan Ahiliğin önemli bir yeri olduğunu ispatlamaktadır.

Ahi Emir Ahmed Türbesi / The Mousoleum of Ahi Emir Ahmed

Güdük Minare : Kare kaide üzerine, silindirik tuğla örgülü bir gövdeye sahip oluşu ve kısa bir minareye benzemesinden dolayı halk dilinde "Güdük Minare" adıyla şöhret bulmuştur.1347 yılında vefat eden Ertanoğullarından Şeyh Hasan Beye aittir.

Abdülvahabi Gazi Türbesi : Türbe ve tekkeler içinde özel bir yeri ve önemi bulunan Abdulvahabi Gazi Türbesi Sivas'ta halkın çok önem verdiği ve ziyaret ettiği türbedir. Abdulvahabi Gazi Anadolu'nun fetih devri evliyasındandır. Kötü alışkanlıklarını terk etmek, bela ve uğursuzluktan kurtulmak isteyenlerin dua ettikleri yüz sürdükleri ve şifa buldukları bir türbedir.

Şemseddin Sivasi Türbesi : Atatürk caddesi üzerindedir. Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Koca Hasan Paşa tarafından 1564 yılında yaptırılan Meydan Camiinin kuzeybatı yönünde camii avlusu içerisinde yer almaktadır.

Türbenin duvarları kesme taştan olup, iki bölüm halinde 1600 yılında inşa edilmiştir. Dıştan sekizgen bir kasnağa sahip tek kubbeli birinci kısmında Şemseddin Sivasi'nin, ikinci kısımda ise 20 adet sanduka bulunmaktadır.

Şemseddin Sivasi Tokat'ın Zile ilçesindendir. Kırka yakın eser sahibi alim, fazıl ve arif zat olup, Halvetiye Tarikatına bağlı Şemsiye kolunun kurucusudur.

Sivas il merkezinde diğer türbeler ise; Şeyh Çoban Türbesi (XIV. yüzyıl ortaları), Şeyh Erzurumi Türbesi, Kadı Burhanettin Türbesi, İncili Hanım, Mum Baba, Süt Evliyası, Akbaş Baba gibi önemli Türbeleri sayabiliriz.



Sivastaki Hamamlar Sivasın Hamamları

 

Kurşunlu Hamamı : Sivas'ın en büyük hamamıdır. 1576 yılında Sağır Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kadın ve erkek olmak üzere bitişik olarak inşa edilmiş bir çifte hamamdır. Klasik Osmanlı hamamlarının tüm belirgin özellikleri bu hamamda görülür. Kesme taşlarla İnşa edilen hamam bir zamanlar tuz deposu ve bir aralık erkek kısmının soyunmalık kısmı cami olarak kullanılmıştır. 1950 yılında esaslı bir şekilde onarılarak kullanılır hale getirilmiştir.

 

Sivas’ta bulunan başka önemli olarak; Meydan Hamamı, Kale Hamamı kalıntısı, Mehmet Ali Hamamı, Eski Paşa Hamamı, Çay Hamamı (Sütlü Hanım) ve Şirinoğlu Hamamlarını da sayabiliriz.

 Meydan Hamamı (Merkez)

Sivas il merkezinde, Meydan Camisi’nin karşısında bulunan bu hamam 1564 yılında yaptırılmıştır.


Kurşunlu Hamamı (Merkez)

Sivas il merkezinde, Ahi Emir Caddesi üzerinde bulunan bu hamam Sivas Valisi Behrampaşa tarafından 1576 yılında yaptırılmıştır.


Eskipaşa Hamamı (Merkez)


Sivas il merkezinde, Uluanak Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.


Mehmet Ali Hamamı (Merkez)

Sivas Akdeğirmen Mahallesi’nde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XVII.-XVIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.


Firuz Ağa Hamamı (Merkez)

Firuz Ağa Hamamı 1546 tarihli vakfiyesinden öğrenildiğine göre XVI.yüzyılın ortalarında yapılmıştır. Bu hamam ile ilgili kaynaklarda başka bir bilgi bulunmamaktadır. Firuz Ağa Hamamı günümüze gelememiş, bugün yeri de bilinmemektedir.


Kale Camisi Hamamı (Merkez)

Sivas il merkezinde, Vezir Mahmut Paşa tarafından Kale Camisi ile birlikte 1580 yılında yaptırılmıştır. Cami ve hamamı içeren 1584 tarihli bir vakfiyesi bulunmaktadır.


Hamamcıoğlu Hamamı (Merkez)

Sivas il merkezinde bulunan bu hamamın kitabesi günümüze gelememiş, vakıf kayıtlarında da yapımı ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Yapı üslubundan XVI.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan dikdörtgen planlı olduğu, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hamam günümüzde harap bir durumdadır.


Taş Hamam (Merkez)

Sivas il merkezinde Buruciye Medresesi’nin yanında bulunan bu hamam 1985 yılında çevre düzenlemesinin yapılması sırasında yıkılmıştır.


Paşabostan Hamamı (Merkez)

Sivas ili Paşabostan Mevkii’nde bulunan bu hamamın yapım tarihi bilinmemektedir. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelen hamam, dört eyvanlı plan şemasında yapılmıştır.


Şirinoğlu Hamamı (Merkez)

Sivas il merkezinde bulunan bu hamam 1904 yılında yapılmıştır. Banisi bilinmemektedir.



 

Sivastaki Köprüler


Eğri Köprü : Sivas'ın 3 km. güneydoğusundadır. Sivas-Eski Malatya yolu ve Kızılırmak'ın üzerinde 18 kemerli olan bu köprü ile geçilir. Uzunluğu 179.60m. eni 4.55 m'dir. Aynı doğrultuda olmadığı için Eğri Köprü denilmektedir. Kitabesi olmadığı için hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

 

Bundan başka önemli olarak Kesik Köprü, Yıldız Köprü ve Boğaz Köprülerini sayabiliriz.




 

Halk Şairleri ve Ozanlar

 

Şüphesiz halk şairlerimizde diğer sanatçılarımız gibi birbirinden ayrı özelliklere sahiptir. Hiçbir şair, ötekine tıpa tıp benzemez. Ama hemen hemen hepsine aynı gelenek ve törelerden geldikleri için birbirine benzer yanlarıda eksik değildir.

Bazı şairlerin hepside şiirlerini sazla çalıp çağırırlar. Halk şairi ile sazını birbirinden ayıramayız. Keramet sazdamıdır, sözdemidir bilemeyiz? Aşık sazına gözü gibi bakar. Aşık Veysel'in;

"Ben ölürsem sazım sen kal dünyada , Gizli sırlarımı aşikar etme" deyişi elbette ki çok anlamlıdır.

Şairlerimizin hemen hepsi aşk, ölüm, hasret, yiğitlik, tabiat, din gibi temalar işlemişlerdir. Aşk konusu baş köşeyi tutmaktadır. Ölüm karşısında şairlerimizin uysal, teslimkar ama alabildiğine üzüntülüdür. Ölümün bıraktığı yıkımlar, kayıp olan güzellikler dostluklar terennüm edilir.

Sivas'ın şair ve aşıkları şunlardır:

Şemseddin Sivasi, Pir Sultan Abdal, Ruhsati, Kul Himmet, Suzi, Aşık Veysel, Zaralı Halil Söyler, Mesleki, Aşık Talibi, Recep Kamil, Şeyh Halit.

Diğer aşıklarımız ise; Sefil Selimi, Aşık Talibi, Gürünlü Aşık Rıza, Ali İzzet Özkan, Veysel Cehdi Kut, Kul Gazi, Feryadi, Belcikli Seyit, Karasarlı Seyit, Aşık İsmeti, Ali Dayı, Şükrani, Nuri Sivasi, Kul Himmet.

Tabiat teması da Sivas şairleri tarafından en iyi şekilde işlenmiştir. Şairlerimizin en zengin yanlarından birini teşkil etmektedir. Çeşitli hayvanlardan tasvir edilerek tabiat manzarasını tamamlar. Tabiatın güzellikleri yanında çeşitli afetlerde şairin, ozanın gönlünde dile gelmiştir. İşte o zaman şiir olmuş, destan olmuş, türkü olmuş. Anadolu yaylasına göz atıldığı zaman Sivas'ın aşıklar yatağı olduğu görülür. Sivas şairleri aynı zamanda Sivas büyükleridir . Hepside en duru en özlü Türkçe ile söylemişlerdir. Türküleri, deyişleri günlük müzik yaşantımıza girmiştir. Radyo ve televizyon programlarında hemen hemen hepsinin türkülerine yer verilir.

Yurttan sesler Korosunun kurucusu halk müziğinin derleme ustası Muzaffer Sarısözen'i anmadan geçemeyiz. Ayrıca masal üstadı Eflatun Cem Güney, Tevfik Aksoy Kayabeyzade, Memduh Bey günümüz şairlerinden Vehbi Cem Aşkun edebiyat dalında denemeler yapmış; radyo sanatkarlarından Ömer Altuğ, Emel Sayın ve Selehattin Erorhan da Sivas' ta yetişen Türk musiki ve halk müziği ses sanatçılarıdır. Halk şairlerimizin özelliklerini anlatan bazı ünlü değişlerini şöyle sıralayabiliriz.

AŞIK VEYSEL

1894 yılında Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde doğdu. Babası Karaca Ahmet, annesi Gülüzar Hatun' dur.

7 yaşına geldiğinde gözünün birini yakalandığı çiçek hastalığından kaybetti. Diğer gözüne perde indi. Çok geçmeden iki gözünüde kaybetti.

Oyalanması için babası Aşık Veysel'e bir saz aldı. Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından dersler aldı. Önceleri Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Aşık Kerem, Aşık Erzurumlu Emrah gibi ustaların türkülerini söyledi. 1933 'te Cumhuriyetin 10. Yılı için yazdığı destanının yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramındaki başarısı dikkat çekti. Ahmet Kutsi Tecer'in de yardımlarıyla Veysel kırk yaşından sonra kendi eserlerini vermeye başladı. Çeşitli Köy Enstitülerinde saz öğretmenliği yaptı. Aşık Veysel, İki kez evlendi. İki oğul, dört kız babasıdır. Şiirlerinde yurt sevgisi, kardeşlik, birlik ve okuma sevgisi işledi. 21 Mart 1973 tarihinde "Sadık Yarım" dediği kara toprakla kucaklaştı.



 

Sivas Mutfağı Yemekleri

 

İl mutfağı tarım ürünlerine dayanmaktadır. Harman sonunda (sonbahar) kışlık yiyecek hazırlıkları başlar. Un öğütme, bulgur dövme, çekme, erişte, kadayıf, salça yapımı, sebze kurutma, etlik kesimi bunların başlıcalarıdır.

Yöre yemekleri daha çok unlulara dayanmaktadır. Keş, peskütan, çökelek, süt ürünlerinden hazırlanan yiyeceklerdendir. Yöre yemekleri genellikle kırsal kesimlerde yazları ayranlı, pancarlı çorba, madımak, evelik, düğücek aşı gibi yemekler yapılır. Kışları ise tırhıt, sübüra, kelecoş, tarhana, içli köfte, hingel gibi hamurlu yemekler yenmektedir. Kentte genellikle sebze yemekleri yapılmaktadır. Sivas kebabı ünlüdür.

Tandırda kül çöreği, fotla, patates yada peynirle yapılan kömbe, kete, lavaş yörede yaygın ekmek çeşitlerindendir.




 

Sivas Yöresel Sözlük

 

Sivas ağazı, sivas yöresel kelime ve ifadeleri:


Abrası olmak : Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek

Ağartı : Süt, yoğurt gibi yiyecekler

Ağlenmek : Araba için: durmak, eğlenmek

Aleşmek : Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak

Ahıldane : Herkese akıl veren, bilgiçlik satan

Ahraz : Dilsiz

Aktarmak : Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek

Alayı : Hepsi, tümü

Al karısı : Lohusalara geldiğine inanılan efsanevi yaratık

Anışdırmak : Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak

Arık : Zayıf

Arlanmak : Utanmak

Atlı : Edepsiz

Avgun : Su taksimatının yapıldığı oyuk taş

Avkalamak : Elleri ile sarsmak

Avuz : Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü

Ayıtlamak : Ayıklamak

Aynı gelmek : Mektubun cevabı gelmek

Ayrıksı : Uyumsuz

Azınsımak : Az bulmak, yeterli bulmamak


Babalanmak : Zıkkımlanmak anlamında yemek

Bacılık : Ahret kardeşliği

Bad : İnce bulgurla yapılan etli dolma içi

Bağdaş kurmak : Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak

Batal : İri, büyük

Bayah, bayahtan : Az önce, demin

Bekitmek : Sağlamlaştırmak, tutturmak

Beslek : Hizmetçi, besleme

Bezirgân pilavı : İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı

Bezmek : Usanmak

Belemek : Çocuğu kundaklamak

Bıldır : Geçen yıl

Bibi : Hala

Bir cimcik : Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir.

Bir goşam : İki avuç dolusu

Bişgel : Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek

Bişirim : Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi

Bun : Bunalma hali, sıkıntı

Burunlamak : Kıymet vermemek

Büngüldemek : Kaynamak


Cambaz : Hayvan alıp satan kimse

Camuz : Manda

Can leğeni : İçinde ölü yemeği yapılan büyük leğen

Cazı : Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın

Ceht : Bir şeyi yapmaya kararlı olma

Cingan : çingene

Ciyiş : Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın

Cıbır : Yoksul, parasız

Culuk : Hindi

Cücük : Civciv


Çalınmak : Bir şeyi etrafta acele ile aramak

Çeç : Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını

Çecik : Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı

Çemkürmek :Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması

Çemrenmek : Paçaları sıvamak

Çepük : Alkış

Çelpeşük : Çalpak iş, karışık, dolaşık

Çevrüntü : Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak

Çığırmak : Çağırmak, türkü söylemek

Çığrık : Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç.

Çıngı : Kıvılcım

Çıtlatmak : Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak.

Çimmek : Yıkanmak

Çir : Ekşi kaysı kurusu

Çor : Hastalık, dert

Çöçelenmek : Konuşamamak, bir iş yapamamak

Çöğlenmek : Bir tarafı eğilip devrilmek

Çördük : Küçük yabani armut

Çullu : Varlıklı

Çulsuz : Fakir, berduş


Dadanmak : Alışmak

Dalamuk : İnce yapılı, narin

Darazımak : Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması

Darıkmak : Darda kalmak

Dartılmak : Kibirlenmek. Dartıla dartıla iş görmek: Yavaş ve salınarak iş görmek 

Dayak : Destek

Deli depek : Dengesiz insan

Dene : Dane, buğday

Depme : Yünden dokunmuş büyük un çuvalı

Devlik görmek : Kış hazırlığı yapmak

Devrisi gün : Ertesi gün

Dındıklamak : Fazla incelemek

Dilmek : İnce doğramak

Dinelmek : Ayakta durmak

Dingildemek : Oynamak

Dirliksiz : Geçimsiz

Dolak : Başa veya dize dolanan uzun yün örgüsü. 

Donak : Giyim, kuşam, süs

Donanmak : Giyinmek

Döşürmek : Toplamak

Döşürüksüz : Tertipsiz, iş bilmeyen kadın

Dulda : Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer

Duluk : Yanak

Düğülcek : Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır

Düremeç : Ekmek arasına peynirvb. Konularak hazırlanan yiyecek

Düve : Bir yaşındaki inek

Düven : Döğen. Biçilmiş ekinleri sürmek için kullanılan altına çakmak taşları konulmuş ve öküzler tarafından çekilen tahta. 

Düzayak : Merdiveni olmayan, bir katlı ev.


Eccük : Azıcık

Eğin : Sırt

Eke toka : Bilmiş, büyümüş

Ekis nükte yapmak : Alaycı ve kırıcı konuşmak

Eksük görmek : Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak

Ekti oğlak : Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir.

Elçim : Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün.

Elleşmek : İlişmek

Em : Merhem, ilaç

Eme : Babanın kız kardeşi

Emiceklik vermek : Umut vermek, güvendirmek

Evme : Acele etmek

Erinmek : Üşenmek


Farfara : Çok konuşan, ağzı kalabalık

Fing atmak : Ordan oraya durmadan gitmek

Firik : Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri

Farımak : Yaşlanmak, kocamak

Fetil : Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği


Gabala : Toptan

Gadinge : Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri

Gamga : Odun parçası.

Garametli : Talihsiz, kadersiz

Geçmiş : ihtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş

Gelberi : Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet

Gejgere : İki kollu küçük sedye

Gevşemek : Geviş getirmek

Gicişmek : Kaşınmak

Gıdik : Keçi yavrusu

Gılik : Ortası delik ekmek

Görümcağız : Küçük görümce

Gursaklı : Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu

Gübür : Çöp, pislik

Gümen : Şüphe, bilinmeyen

Gümenli : Hamile

Güvermek : Otlar için: yeşermek. Bir yere çarpma sonucu vücudun morarması

Güvertme : Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban


Harar : Yünden dokunmuş çuval

Hasput : Kağnı tekeri

Hasuda : Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı

Havflenmek : Korkmak

Hayvah : Eyvah

Hedik : Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı

Helki : Su kovası

Herslenmek : Hırslanmak, kızmak

Hırtlak : Gırtlak

Hızan : Yoksul

Horam : Bir elin kavrayacağı ot

Hozan : Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı


Ihmak : Çökmek

Ismarıç : Başkası için alınacak şey, sipariş 


İki tek : Az

İleğen : Leğen

İndiriş etmemek : Tenezzül etmemek

İskemi : Sandalye

İşkillenmek : Şüphelenmek

İşmar : Göz kırpma, işaret

İt dirseği : Arpacık

Ivga vermek : Kışkırtmak

İyeşmek : Sürtüşmek, zıt gitmek


Kanatlı : Evin iki yana açılan sokak kapısı

Kanayak : Kadın

Kanlı : Katil

Karış : Beddua

Karmak : Arkasından konuşmak

Kârınsıma : Kâr sayma

Katık : Ayran

Kavramak : El ile ekin yolmak

Kavum hısım : Akrabalar

Kavurma herlesi : Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba

Kaygana : Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek

Keçe delen : Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur

Kehle : Bit

Kelecoş : Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba

Kelik : Eski ayakkabı

Kemçük : Dişsiz

Kenger : Sütünden sakız yapılan ot

Kesek : Tarlada iri ve sert olan toprak parçası

Kesmük : Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman

Keşik : Sıra

Kete : İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek

Kıyımsız : Cimri

Kızıllanmak : Kıskanmak

Kızı olacağı : Üvey kızı

Kivra : Kirve, sünnet babası

Kor (Kör) : Çukur, mezar

Kömbe : Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek

Köp : Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı

Köremez : Süt yoğurt karışımı bir yiyecek

Kötülemek : Sağlığı bozulmak, hastalanmak

Közlemek : Ateşte kızartmak

Kurcalamak : Karıştırmak

Kuşhana : Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan

Küflet : Ev halkı, külfet

Kürük : Eşek yavrusu


Mahana : Bahane

Malamat : Etrafa rezil olmak

Mısmıl : İyi, temiz

Mundar : Murdar. Pis, temiz olmayan

Mundar etmek : Bir şeyi ziyan etmek, bozmak

Müzevir : Fitneci


Nâlet : Lânet

Natır : Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli

Nekes : Cimri

Nemârek : Neyime gerek

Nemrut : Asık suratlı, çehresiz

Nörüyon : Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun?


Onmak : İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak.

Ovmaç : Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek

Oynaş : Dost


Öcbelemek : Israr etmek, üstüne düşmek

Öndüç : Ödünç

Özelemek : Yoğurdu karıştırarak ezmek


Partalcı : Palavracı

Pehli : Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği

Pepe : Kekeme

Peskütan : Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek Pıskırık : Aksırık

Pin : Kümes

Puhari : Baca

Rapata : Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak


Sâbi : Küçük çocuk

Seğirtmek : Koşmak

Seyip : Başıboş

Sınamak : Denemek

Sınıkçı : Kırık, çıkıkçı

Sınmak : Kırmak

Sille : Tokat

Sitil : Kova

Soharıç : Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli

Sohum : Lokma. ağza sokulan ekmek parçası

Sokranmak : Söylenmek

Sorutmak : Ayakta durmak

Sünmek : Uzamak

Süyem : Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk


Şeremet : Eline çabuk

Şire : Şıra. Tatlılara ekilen şerbet

Şişek : Yaşına değmiş dişi koyun

Şişmek : Şımarmak


Taze gelin : Yeni gelin

Tirit : Yemeğin yağlı suyu

Tohma : Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek

Tokaç : Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta Toklu : Yaşına değmiş erkek koyun

Tökezimek : Bir yere ayağı takılmak

Tummak : Suya batmak

Tutam : Bir elle tutulan kadar

Tutmaç : Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba


Ucun ucun : Azar azar

Uğmaç : Ekmek ovularak yapılan yiyecek

Uğundurma tutturmak : Birini aç bırakmak

Umma : Lohusaların göğüslerinin şişmesi

Urum : Anadolu

Uruplağ : Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg 


Üğürlenmek : Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak

Üleş : Leş

Ürümek : Havlamak


Variyetli : Zengin, varlığı yerinde olan

Vergili : Evlenmek üzere sözü verilmiş kız


Yağarnı : Sırt

Yahşi : İyi, güzel

Yal : Köpek yiyeceği

Yarımağız : isteksiz

Yarımlağ : Yarım uruplağ

Yaşmak çalmak : Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak

Yavan : Yağsız, tatsız, tuzsuz

Yayan : Yürüyerek

Yeğnik : Hafif

Yekinmek : Birden kalkmak

Yemeni : Deriden yapılan hafif ayakkabı

Yeygü : Hayvan yiyeceği

Yoğşumak : Hamurun açılacak kıvama gelmesi

Yumak : Yıkamak

Yumuş : Emir

Yük kemeri : Yüklük. Yatak yorgan konan dolap

Yüz yavuncusu : yüze gülen


Zelve : Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek Zerze : Halkalı kapı demiri

Zilingir : Uykusunu alamamış

Zürriyet : Döl, soy.

 

 

Sivas Yöresel İfadeler

 

Bu kısımda Sivas yöresine ait yeminler, dualar, beddualar, atasözleri, bilmeceler ve deyimler yer alıyor.

Yeminler

1- İnandırmak için;

- Ekmek çarpsın ki

- Işığa kör bakayım ki

- İki gözüm çıksın

- Kur’an’a el basayım

- İki gözün önüme aksın

- Mus’ab çarpsınki

- Yavrumun hayrını görmeyeyim

- Falanca ile zina edeyim

- Eve gitmek nasip olmasın

2- Sır Almak için;

- Allahını seversen

- Allah aşkına

- Peygamberin hakkına

- Allah lillah aşkına

- Allahını seversen söyle

- Sevdiğinin başı için

- Sevdiklerine kavuşmayasın 

- Babanın canı ananın başı için

- Benim hatırım için

3- Sır Verdirmemek için;

- Çocuklarının ölüsünü öpesin

- Oğlunun kızının ölüsünü öpesin

- Ölmüşlerinin etini yiyesin

- Kıldığın tuttuğun elin olsun

Dua-Beddualar

Dualarımız:

- Allah seni yüzseksenbeş yaşına kadar kocaltsın. (Musa Peygamberin 185 yaşında öldüğüne inanılır.)

- Son beşiğim altın eşiğim.

- Allah İmandan kur’an’dan ayırmasın

- Allah ne muradın varsa onu versin.

- Allah görünmez kazalardan esirgesin.

- Allah tuttuğunu altın etsin.

- Sofrana Halil İbrahim bereketi dolsun.

- Yerin durağın cennet olsun.

- Kötü talih kapını çalmasın inşallah.

- Hızır yoldaşın olsun.


Beddualarımız:

- Allah seni yok eder inşallah

- Allah seni yerin dibine sokar inşallah

- Allah karaltını kaldırır inşallah

- Allah cızırtını vere

- Atlar kuyruğunda gidesin inşallah

- Ölmeyesinde sürüm sürüm sürünesin

- Babasının gözünü yılanlar vura 

- Boynu altında kalsın

- Anan baban derine gide

- Boyu devrilesica

- Çatında budunda kala inşallah

- Doğmaz olaydın

- Eskin eskine kalmaz inşallah

- Karaltın kalkar inşallah

- Gidişin ola da dönüşün olmaya

- Son gittiğin olur inşallah

- Ömrün kesilasıca

- Yerde yaşayasıca

- Yerde oturasıca

- Oyunun ola koyunun olmaya

- Koyunun ola konun (ağıl) olmaya

- Konun ola da koyunun olmaya

- Allah tavuğumu çalının çırnağı gözüne batsın, tüyü yüzünde bitsin

- Allah belanı versin

- Allah canın alsın

- Ocağın sönsün

- Adı bilinmedik derde düşesin

- Gidişin olsunda gelişin olmasın

- Her nefesde döşünden sızı gelsin

- Aşından ekmek çıksın

- İyi nimetlere perhiz tutasın

- Yavrunu bağrına bastığın zaman kuçağında taş göresin

- Damı çökesice

- Ocağı batasıca

- Bugünler de mazarını kazsınlar

- Döşekte uzanıp ölmeyesin

- Kazancın ilaçlara yetmesin

- Ömrün uzun olsun dert ile yaşa

Ayrıca beddua görünümünde olup da beddua olmayan sözlerde vardır. 

Bunlara ters beddua denilmektedir. Şöyle ki ; 

- Çekilsin damarın kanın kurusun

- Yastık yoldaşınla ihtiyar olma

- Davulu önünde gidasıca

- Cuma günü ölesıce

- Allah cezanı alsın

- Ölü kargalar gözünü oysun

- Göçmüş duvar üstüne yıkılsın

- Susuz, derelerde boğulasın 

Deyimler

Acısını çıkarmak

Adamlığı öğrenmek.

Ağırdan almak

Ağzını toplamak.

Aklına koymak

Ayakkabı dar olunca, dünya geniş olmuş, ne fayda?

Bit yeniği

Burnu sürtülmek

Cereme çekmek.

Çırasını yakmak.

Çizme rafa çıkmış ama, ne muştalar yemiş.

Dâvâ çalmak

Değirmen sele gitmiş sen şakşağını arıyorsun.

Eliyle etmek

Eşeğe gücü yetmez, palanını (semerini) döver.

Ezel yemez idim bal ile kaymak şimdi tablalardan keşkapan oldum.

Gafil avlanmak

Gelin oyunu sever, düğün mahana (bahane).

Gelin de severdi gülüp oynamayı bahtından güvey de çalgıcı çıktı.

Gönlü olmak

Günahını almak

Hatır yıkmak

İçi açılmak

İflahı kesilmek

İnadım inat, kör Murat.

İssisi (sahibi) veriyor da tellalı vermiyor.

Karış vermek: (Beddua etmek)

Kirli çıkı

Küsen yatağını ayrı sersin.

Lokman Hekim gelse çare bulunmaz.

Mescidin içi dururken dışı haramdır.

Nefis körlemek

Nuh der peygamber demez.

Ocağı kül olmak

Ölür müsün, öldürür müsün ?

Para delisi

Püsküllü belâ

Sarmısağı gelin etmişler kırk gün kokusu çıkmamış

Sulu göz

Surat etmek

Şafak attı

Şeytan kulağına kurşun

Taşa tutmak

Un ufak etmek

Üst başa geçmek

Vergili el

Verip veriştirmek

Vursan ölür, vurmasan kısmetini elinden alır.

Yağlı ballı olmak

Yan çizmek

Yedi canlı

Yüze gülmek

Bilmeceler

Alaca karga, bulaca karga, içi dolu kavurga ? (nar)

Altı odunluk, üstü unluk ? (iğde)

Anası su, babası taş, yedi âleme baş ? (tuz)

Avcuma sığar, ambara sığmaz ? (övendire)

Bahası büyük, yükü yeğnik ? (altın)

Bir küçücük fıçım var, iki türlü su yutar ? (yumurta)

Bir tencerem var kapaklı, etrafı saçaklı ? (göz)

Bir yorganım var, toprağı tutar denizi tutmaz ? (kar)

Burdan attım kılıcı, halep’te oynar bir ucu ? (şimşek)

Çalı dibinde mum yanar ? (tavşan)

Çıt demeden çalıya geçti ? (güneş ışığı)

Dağ başında kara papak. (keçi)

Elemez melemez, ocak başına gelemez, gelse de duramaz ? (yağ)

Etten kantar, altın tartar ? (kulak-küpe)

Ey milidi milidi, dış kapının kilidi, yatsıdan sonra bize gelen kim idi ? (uyku)

Ey yurtlar yüce yurtlar, yusuf’u yiyen kurtlar, tırnağından su içer, tepesinden yumurtlar ? (buğday)

İki küçük mil taşı, dolanır dağı taşı ? (göz)

Kabuğu var içi yok, sopa yer suçu yok ? (davul)

Kat kattır ama katmer değil, kırmızıdır ama elma değil, yenir ama meyva değil? (soğan)

Kokusu var gül değil, toz gibi ama kül değil, dağı taşı devirir dev değil ? (barut)

Oniki oğlu, dört kızı var ? (yıl)

Uçar kuş değil, karadır taş değil ? (tıstan böceği)

Dağda tapılar

suda çıpılar

arşın ayaklı

burma bıyıklı ? (balta, balık, leylek, tavşan)

Kuyu, kuyunun içinde suyu

suyunun içinde yılan

yılanın ağzında mercan ? (gazlambası, gazyağı, fitil, ateş)

Keser sapı

kol, el, parmak, tırnaklar.)

Gara dağ

Gara dağın altında kalem dağ

Kalem dağın altında ışıldar

Işıldarın altında mışıldar

Mışıldarın altında bir torba kıl ?

(saç, baş, göz, burun, bıyık, sakal)

Ata Sözleri

Acı (yiti) sirke küpüne zarar verir. 

Bakan göze yasak olmaz.

Çıkacak cana ceza olmaz.

Dağ dağ üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (iki aile bir arada barınamaz)

Deli dağdan, aşık sudan, akıllı yeşillikten hoşlanır.

Eken biçer, konan göçer, cennetin kapısını cömertler açar.

El karnı ağrıyınca kara donu giydirir.

El yumruğunu bilmeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır.

En kötü koca bir dağdan iyi gölge verir.

Gavur içinde din artmaz, yoksul içinde mal artmaz.

Gönül halden bilmez, Erciyes’ten kar ister.

Gurbette öğünmekle hamamda türkü söylemek kolaydır.

Hak doğrunun yardımcısıdır, arşa çıkıncaya kadar.

Hançer yarası geçer de dil yarası geçmez.

Huylu huyundan vazgeçmez, ya öle, ya gebere.

İşine (sanatına) hor bakan, boğazına torba takar.

İtinen (itle) yatan bitle kalkar.

Kadındır adamı deli eder, kadındır deliyi adam eder.

Kadının yüklendiği göç şuraya varmaz.

Kaynanalı gelin hatun gelin, kaynanasız gelin natır gelin (dir).

Kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü (olur).

Kılıç kınını kesmez.

Leyleğin ömrü lak lakla geçer.

Mal biter malamatlık bitmez.

Mart ayı dert ayı (dır).

Meyvalı ağacı taşlarlar.

Nasibi kesilen itin kurban bayramı arifesinde ayağı kırılır.

Ne ekersen onu biçersin

Nerde kazan kaynar orda maymun oynar.

Oğlan anasını, inek danasını bilir.

Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar.

Paralı adamdan dağlar da korkar.

Rahat koyun yerinden oynamaz.

Rüzgâr eken fırtına biçer.

Saç sefadan, tırnak cefadan uzar.

Sağırın oğlu ağlamaz.

Su aktığı yere yine akar

Şalgam suya düşünce yağ oldum sanır.

Toprağı işleyen, ekmeği dişler.

Yenenle yanana dağ bile dayanmaz.

Zülm ile âbâd olanın, ömrü berbat olur.

Ağustostan sonra ekilen darıdan

Bal vermeyen arıdan 

Kocasından sonra kalkan karıdan 

Haram kazanılan paradan 

Kimseye hayır gelmez

Allahümme ferden

Sakın kelden körden

İlle topaldan ille topaldan

Altundan kupa olsa, susuz çeşmeden dolmaz

Yiğit ne kadar mert olsa, düşenin dostu olmaz

Ananın ilki olmaktansa dağlarda tilki ol.

Aslı paktan kemlik gelmez şek

Katıra güvenme babası eşek

Ayağını sıcak tut başını serin

Kendine bir iş tut düşünme derin. 

Deh demeden giden at 

Buyurmadan gören evlat 

Eve girince gülen avrat 

Gir oyna çok oyna. 

Deh demeden gitmeyen at 

Buyurmadan görmeyen evlat 

Eve girince gülmeyen avrat 

Gir ağla, çık ağla. 

Dostun sofrasında ben yemem deme, elin gitsin gelsin yemesen de.

Dur dur durmuşa var

Askerden gelmişe var

Karısı ölene var

Kıymetini bilene var (Kıymetini bilenle evlen)

El oğlu hilebazdır kimse bilmez fendini 

Her kime iyilik edersen sakın ondan kendini.

Ev yapayım dersen himinden (temelinden) başla 

Zengin olayım dersen durmadan işle 

Fakir olayım dersen uykuya başla 

Uyku seni bir kenara götürür.

Geçme muhannet köprüsünden koy aparsın su seni 

Yatma tilki gölgesinde koy yesin aslan seni. 

Irmak kenarında ev yapma sel için 

Dağ başında harman yapma yel için 

Kocalıkta genç karı alma el için. 

Önce deveni bağla, sonra tevekkül et.

Sev seni seveni, yer ile yeksân ise

Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise

Söz bilirsen söyle ibret alsınlar 

Söz bilmezsen sus ki adam sansınlar.

Tarlada ekinim var deme ambara girmeyince 

Hayırlı evladım var deme el koynuna girmeyince 

Sadık dostum var deme başına bir hal gelmeyince 

Vefakâr karım var deme yok gününü görmeyince

Unu eleyene, kızı dileyene vermeli

Üzümünü ye, bağını sorma

Yolcu isen er (erken) git 

Borçlu isen ver git 

Rençber isen herk et (toprak işle)

Atalar sözü yerde kalmaz

Ata dostu oğula mirastır

Alışveriş güldür, çabuk solar

Başın (canın) sağlığı, dünya varlığı

Büyük evin nimeti, küçük evin ziyneti

Ev sahibinin aşına değil, kaşına bakılır

Ustasız zenaat haramdır

Her adam bir olmaz, her çiçek gül olmaz

İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı 

İnsanı bir gemi

Akıl dümeni

Fikir yelkeni

Kullan kendini

Göreyim

Kanma kötü sözüne bilse

İyisini söyler

Ağarmadık saç, ağrımadık baş olmaz

Ağır taş yerinden kalkmaz, yuvarlanan taş yosun tutmaz

Ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın (karın:insanın kendi, nefsi)

Ev sahibinin nefesi eve direktir

Ev dediğin evrendir, ucu dönmez kervandır

Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini

Ana baba ne demek bal ile kaymak yemek

Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş

Ar gitti Mısır’a, namus da ardı sıra

Kağnı gider de Kayış ne çeker

Araba devrilince yol gösteren çok olur

Bana benden olur her ne olursa, başım rahat bulur dilim durursa

Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır



 

Sivas Kültürel Etkinlikler

 

AŞIK VEYSEL VE OZANLAR HAFTASI ETKİNLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-21 Mart

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şarkışla Kaymakamlığı 

TEL : (346) 517 10 44 

FAKS : 512 10 09

PÖHREKLİ KÜLTÜR VE YAYLA ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Merkez – 01 Haziran 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gazibey Köyü Muhtarlığı

TEL : (346) 277 61 94

FAKS :

ZARA KARABEL YÖRESİ YAYLA ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Merkez – 30 Haziran 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : KAY-KEF Federasyonu Beypınar Köyü

TEL : (346) 822 20 09

FAKS : 


BEYDAĞI YILDIZBABA ŞENLİKLERİ 

YERİ VE TARİHİ : Zara – 30 Haziran 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara 

TEL : (346) 828 10 92

FAKS : (216) 365 77 87

KARACAÖREN YAYLA ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 05-06 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suşehri Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Suşehri Kültür ve Dayanışma Derneği

TEL : (346) 311 40 01 – 311 44 60

FAKS : 311 36 00

E-MAIL ADRESİ : kaymakamlık@susehri.gov.tr

ŞEREFİYE KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ 

YERİ VE TARİHİ : Zara - 05 - 06 Temmuz

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Şerefiye Belediye Başkanlığı- Şerefiye ve Çevre Köyleri Derneği

TEL : (346) 836 61 61 

FAKS : 836 61 62

E-MAIL ADRESİ : serefiyebelediyesi@ttnet.net.tr

MERDER MADIMAK FESTİVALİ YILDIZ BELEDİYESİ ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Yıldız – 06 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Yıldız Belediye Başkanlığı – MERDER Derneği

TEL : (346) 225 71 38 – 344 20 27

FAKS : 


ÇAMŞIH DİVRİĞİ HALK OZANLARI FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Divriği - 20 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çamşıh Hüseyin Abdal Derneği

TEL : (346) 426 32 44 – 418 28 41 

FAKS : 418 39 96

KANGAL KÖPEĞİ FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Kangal Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı

TEL : (346) 457 10 01

FAKS : 457 25 65

GÖLOVA YAYLA FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Gölova - 12 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gölova Kaymakamlığı – Belediye Başkanlığı Gölova Eğitim ve Kültür Vakfı

TEL : (212) 220 12 65

FAKS : 220 12 65


KÖSESÜLEYMAN ZİYARETİ

YERİ VE TARİHİ : Suşehri - 12 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Çataloluk Belediye Başkanlığı 

TEL : (346) 318 66 17

FAKS :

ZARA BAL VE KÜLTÜR FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Zara - 12-13 Temmuz

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Zara Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı Zara Vakıf ve Köy Dernekleri

TEL : (346) 816 10 22

FAKS : 816 16 68

E-MAIL ADRESİ : belediye@zara.gov.tr

AŞIK VEYSEL AŞIKLAR BAYRAMI

YERİ VE TARİHİ : Şarkışla - 15-17 Temmuz

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Şarkışla Kaymakamlığı

TEL : (346) 512 10 04 

FAKS : 512 10 09

ÇATPINAR KÖYÜ GÜREŞ MÜSABAKALARI

YERİ VE TARİHİ : Hafik - 17 Temmuz

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Çatpınar Köyü Kal.Der.

TEL : (212) 266 61 57

FAKS :

GELENEKSEL AHMET AYIK KARAKUCAK GÜREŞLERİ VE BAL FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Doğanşar - 18-20 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Doğanşar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Doğanşar Kal.ve Dayanışma Derneği

TEL : (346) 881 21 67-688 20 27 - (212) 656 25 98 – 569 07 07 

FAKS : (212) 432 12 48

SUÇATI DUT ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Gürün - 27 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Suçatı Belediye Başkanlığı 

TEL : (346) 725 60 32 

FAKS : 725 64 06 

E-MAIL ADRESİ : info@sucati.bel.tr

GÜRÜN KÜLTÜR VAKFI

YERİ VE TARİHİ : Gürün - 29-30 Temmuz

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gürün Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Gürün Kültür Vakfı

TEL : (346) 715 10 13

FAKS : 715 17 70

E-MAIL ADRESİ : gürünbelediyesi@gurun.bel.tr

TOZANLI ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Hafik - 07 Ağustos 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Hafik Kaymakamlığı - Tozanlı Vadisi Köy.Kal.Dern.

TEL : (212) 511 12 77 

FAKS :

ŞEYHDERDEYAR KÜLTÜR FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Ulaş - 09 Ağustos 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Ulaş Kaymakamlığı 

TEL : (346) 781 20 06 – 20 80 

FAKS : 781 24 95

E-MAIL ADRESİ : 

KOYULHİSAR KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar – 09 Ağustos

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Koyulhisar Kaymakamlığı-Belediye Başkanlığı TRT İstanbul Televizyonu

TEL : (346) 341 30 04 – 341 30 19

FAKS : 341 23 91 

 

DUMANBABA ANMA GÜNÜ

YERİ VE TARİHİ : Koyulhisar - 10 Ağustos 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : H.Mustafa AYDOĞDU- Memduh UZ

TEL : (212) 567 56 29-30 

FAKS : 577 08 36

2.GELENEKSEL İLBEYLİ ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Merkez - 26 Ağustos 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : İlbeyli Çevresini Geliştirme ve Yard.Der.

TEL : (346) 225 40 85 

FAKS :

AHMET ÇUHADAROĞLU ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Merkez – 28-29 Ağustos

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Gümüşçevre Muhtarlığı ve Köy Derneği

TEL : (535) 365 70 26 - (533) 331 40 72 

FAKS :

AKINCILAR KAVUN FESTİVALİ

YERİ VE TARİHİ : Akıncılar - 29-31 Ağustos 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Akıncılar Kaymakamlığı - Belediye Başkanlığı Akıncılar Kültür ve Dayanışma Derneği

TEL : (346) 361 53 84 - 361 55 77 

FAKS : 361 55 66

E-MAIL ADRESİ : akincilarbelediyesi@gmail.com

ALACAHAN KERVANSARAY ŞENLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Kangal - 11- 12 Temmuz 

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Alacahan Belediye Başkanlığı

TEL : (346) 467 50 08

FAKS : 467 50 08

4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ VE SANAT ETKİNLİKLERİ

YERİ VE TARİHİ : Merkez - 30 Ağustos-04 Eylül

DÜZENLEYEN KURULUŞ : Sivas Valiliği - Belediye Başkanlığı

TEL : (346) 224 45 45 - 221 24 64 

FAKS : 223 00 20 - 221 01 16

 

 

ayran çorbası, ayran çorbası nasıl yapılır, baklava bayram yemekleri, dal turşusu, hoşaf , hurma, hurma nasıl yapılır, hurma tatlısı, hıngel, hıngel nasıl yapılır, incir, incir dolması, incir tatlısı, mirik köftesi, mirik köftesi nasıl yapılır, pancar turşusu, peskutan, peskutan yapılır, peskutan çorbası nasıl yapılır, peskutan çorbası tarifi, peskütan nedir, peskütan çorbası, pezuk turşusu, sivas ayran çorbası, sivas bayram yemekleri, sivas köftesi, sivas mirik köftesi, sivas mutfağı, sivas tatlıları, sivas yemekleri, sivas yemek yarışması, sivas yöresel yemekleri, sivas yöresel yemek yarışması, sivas çorbaları, sütlaç, tatli, yaprak sarması, yemek yarışması kazananları, yöresel bayram yemekleri, yöresel sivas yemekleri, yöresel yemekler, yöresel yemek yarışması, yöresel çorbalar, Sivas tatlıları, 

 

Sivas adı nerden gelir?, Sivas Kültürü, Sivas Türküleri, Sivas Halaylari, Sivas Fotograflari, Sivas Resimleri, Sivas Köyleri, Sivas Yemekleri, El sanatlari, Yöresel yemekler, Tarihi resimler, Sivasin tarihi, cografyasi, Sivas Haberleri, sivas kültürü,sivas resimleri,sivas Köyleri,sivas haber,sivas kangal,kangal köpekleri,yigidolar,sivas gazeteleri,sivas gazetesi,bizim sivas,halaylar,türküler,resimler,kültür,kaplica,kaplicalar,şarkişla,köyleri,köyü,köyü dernegi,sivas fikralari,sivas Halaylari,sivas belediyesi,sivas kaplicalari,kangal köpegi,kangal dog,balikli kaplica, sicak çermik, soguk çermik,sivas rehberi, sivas haber,sivashaber, sivas haberleri, haber58, SİVAS, sivas ilanları, sivas son dakika,sivas gazeteleri, sivas,SİVAS HABER SİTELERİ, sivasspor,Sivas haberler, Sivas,Sivas firma rehberi,Sivas telefon rehberi,Sivas link bankası,Sivas haber sitesi,Sivas nöbetçi eczaneler, telefon rehberi,SİVAS REHBERİM, sivasgazeteleri, Şarkışla'da cinayet, doys sivas, sivas doys, tantunici bahattin, serince çiğ köfte sivas, doys, közz

 

 Facebook Sayfamız =>  https://www.facebook.com/sivasbultenicom

 

Twitter Resmi Sayfamız => https://twitter.com/sivas_bulteni

  

İletişim: sivasbulteni@yandex.com

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.